Chersonesos Kuşatması
3 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Chersonesos Kuşatması
Deniz kıyısındaki dev Yunan şehrinin surları saatlerdir gözlerindeydi.Ordu süratle şehre yaklaşırken kapılarda bir karmaşa vardı, sonuçta kimse Hun ordusunun amacını bilmiyordu.Kimi şehirden kaçıyor, kimi şehre sığınıyor, kimi de Hun ordusuna katılmaya çalışıyordu.
Hun ordusunun başındaki İşbara Han etrafıyla ilgilenmiyordu.Gözleri devamlı olarak şehri süzüyor, izleyeceği stratejileri düşünüyor, şehrin direnip direnmeyeceğini düşünüyordu.Chersonesos uzun yıllar Hun egemenliğinde kalmıştı, her ne kadar Roma bayrağı dalgalansa da.
İşbara, zengin soyluların ve tüccarların sonucu tahmin edip yüksekte kalan kasabalara sığındığını gördü.Büyük olasılıkla Doğu Roma'ya isyan eden valinin birkaç adamı Hunlar tarafından öldürüldükten ve ortalık yatıştıktan sonra geri döneceklerdi.Ama İşbara bekledikleri gibi karşılanmayacaklarını düşünüp gülümsedi.
Güneş gökyüzünde yükselirken şehir kuşatıldı, İşbara birkaç haberciyi şehrin teslim olması için gönderdi.Aslında bunu hiç istemiyordu , herkesin savaş istediğini hissedebiliyordu.
Birkaç atlı devriye hiç duraksamadan, emre gerek duymadan şehirden atılacak her türlü silahın menzilinin dışında, kapılar yönünde devriye gezmeye başladı.Piyadeler şehirden gelen "Hayır" cevabı geldiğinde kuşatma hazırlıklarını tamamlamıştı.
Sonra piyadeler koçbaşlarını kapılara doğru ilerletmeye, geri kalan herkes yaylarını çalıştırmaya başladı.Gökyüzü birden oklarla dolmuştu, bunların bazıları Hunların ünlü "vızıldayan okları" idi.Bu oklar düşmanın moralini bozuyor, neyin nereden geldiğini karıştırmasını sağlıyordu.
Şehir bazı yerleri taşla takviye edilse de odundan bir çit ile çevriliydi, yine de bu çit 3 metreden uzundu ve sağlamdı.Kapılar koçbaşlarıyla dövülmeye başlarken şehirdeki birkaç okçu da büyük olasılıkla inatçı valilerine küfrederek ok atmaya başladılar.
Hun ordusunun başındaki İşbara Han etrafıyla ilgilenmiyordu.Gözleri devamlı olarak şehri süzüyor, izleyeceği stratejileri düşünüyor, şehrin direnip direnmeyeceğini düşünüyordu.Chersonesos uzun yıllar Hun egemenliğinde kalmıştı, her ne kadar Roma bayrağı dalgalansa da.
İşbara, zengin soyluların ve tüccarların sonucu tahmin edip yüksekte kalan kasabalara sığındığını gördü.Büyük olasılıkla Doğu Roma'ya isyan eden valinin birkaç adamı Hunlar tarafından öldürüldükten ve ortalık yatıştıktan sonra geri döneceklerdi.Ama İşbara bekledikleri gibi karşılanmayacaklarını düşünüp gülümsedi.
Güneş gökyüzünde yükselirken şehir kuşatıldı, İşbara birkaç haberciyi şehrin teslim olması için gönderdi.Aslında bunu hiç istemiyordu , herkesin savaş istediğini hissedebiliyordu.
Birkaç atlı devriye hiç duraksamadan, emre gerek duymadan şehirden atılacak her türlü silahın menzilinin dışında, kapılar yönünde devriye gezmeye başladı.Piyadeler şehirden gelen "Hayır" cevabı geldiğinde kuşatma hazırlıklarını tamamlamıştı.
Sonra piyadeler koçbaşlarını kapılara doğru ilerletmeye, geri kalan herkes yaylarını çalıştırmaya başladı.Gökyüzü birden oklarla dolmuştu, bunların bazıları Hunların ünlü "vızıldayan okları" idi.Bu oklar düşmanın moralini bozuyor, neyin nereden geldiğini karıştırmasını sağlıyordu.
Şehir bazı yerleri taşla takviye edilse de odundan bir çit ile çevriliydi, yine de bu çit 3 metreden uzundu ve sağlamdı.Kapılar koçbaşlarıyla dövülmeye başlarken şehirdeki birkaç okçu da büyük olasılıkla inatçı valilerine küfrederek ok atmaya başladılar.
İşbara- Mesaj Sayısı : 248
Kayıt tarihi : 27/08/10
Konum : Kotais
Rütbe : Colchis Süvarileri Lideri
Geri: Chersonesos Kuşatması
Chersonesos Valisi, şehri teslim etmedi, emrindeki birkaç yüz adamı da kendisini koruması için sarayın başına dikti.Surları sadece birkaç okçu koruyordu.
Hun piyadeleri kapıları kırdılar, gerçek bir savaş olmadan surlar ve sokaklar Hunlara kaldı, zaten Hunları isyancı valiye tercih eden halk bazı kapıları kendileri açtı.Hun askerleri sarayın girişinde valinin askerleriyle karşılaştılar.Valinin askerleri dar alanda savunma yaptıklarından elverişli bir pozisyondalar.
Chersonesos Valisinin askerleri
300 Limitanei
100 Köylü
150 Kılıçlı
İşbara Han'ın askerleri
10 000 Akıncı
1 000 atlı
2000 piyade
Hun piyadeleri kapıları kırdılar, gerçek bir savaş olmadan surlar ve sokaklar Hunlara kaldı, zaten Hunları isyancı valiye tercih eden halk bazı kapıları kendileri açtı.Hun askerleri sarayın girişinde valinin askerleriyle karşılaştılar.Valinin askerleri dar alanda savunma yaptıklarından elverişli bir pozisyondalar.
Chersonesos Valisinin askerleri
300 Limitanei
100 Köylü
150 Kılıçlı
İşbara Han'ın askerleri
10 000 Akıncı
1 000 atlı
2000 piyade
Tarih Baba- Mesaj Sayısı : 164
Kayıt tarihi : 26/08/10
Rütbe : Kurgucu
Geri: Chersonesos Kuşatması
"Aybora Han! Aybora Han!"
Tezahüratlar, henüz 19 yaşında olan genç komutanaydı. Yaşı küçük olmasına rağmen, savaş alanında amansız bir kahramandı. Kağanına güveni ve sadakati tamdı, bu kaleyi de rahatlıkla ele geçireceklerini ve Hunların şahlanış destanını yeniden yazacaklarını biliyordu. 5000 cesur süvari, arkasında kanlarıyla destan yazmaya gidiyordu. Şimdiden zaferin tatlı sarhoşluğuna kapılmışlardı ve yıkıntı haline gelen fitne yuvası Roma'ya ezici yumruklarını indirmeye gidiyorlardı. Bu kadın kılıklı senatörler diyarı, uzun süredir kuzeyin soğuk yumruğunun tadına bakamamıştı.
"İleri! İleri!" Kılıcını çekti, gözlerinden, duyduğu huşu ve mutluluk okunuyordu. Atının teri henüz soğumadan savaşa giriyordu. Fakat atı bile savaştan keyif alıyordu adeta, bütün hücreleri savaşın getirdiği heyecan ve enerjiyle dolmuştu ve kuvveti içinden taşıyordu. Ama öfke yoktu. Derinliklerinde bile öfke yoktu, hatta karşısındaki köle oğlanlara acıyordu. Kuzey fırtınasının dondurucu soğuğu, güzel Kırım'daki bu pislik yuvasını silip atacaktı, buna şüphe yoktu.
"Kanlı bir savaş olacak..." diye düşündü. Hala tebessüm ediyordu, savaş haberini alır almaz kamp yerinden şimşek gibi fırlamışlardı. Daha yirmi yıl öncesine kadar, dünyanın efendileriydi onlar ve kuzeyin ayazları arasında kısılıp kalmak onlara yakışmazdı. "Öleceksem burada ölmeliyim, hain bir suikaste kurban giderek ölmek bize yakışmaz!"
İşte geliyordu! Kuzeyin ve ışığın oğulları, medeni (!) Avrupa'nın barbar yaftasını yapıştırdığı cesur erler geliyordu! Kan geliyordu! Savaş geliyordu! Birden bire, esrarengiz bir şekilde Chersonesos'un üzerine kara bulutlar çöktü. Fırtına bulutları gibi gözüküyorlardı. Artık asil ordu görüş alanındaydı, koçbaşları dayanıksız kapıları mahvetmeye başlamıştı bile. "Kaleler," diye mırıldandı ve kahkaha attı. "O veletler bizden kaçabileceklerini mi sanıyorlar?" Kılıcını gökyüzüne doğru kaldırdı ve kasvetli bulutların arasına sığınmış güneş ışığı, kılıcının üzerine düştü. "Ben Attila oğullarından Aybora! Ölüm sizin yazgınız!"
Bir anda ruhu, kadim zamanlardan gelen yoğun bir güçle doldu, 20 sene öncesine kadar at koşturdukları düzlükler karanlığın ve ihanetin esiri olmuştu. Kılıcını bulutlara değdirmek istermiş gibi havaya kaldırdı ve bir savaş çığlığı attı.
Karşılarındaki köle oğlanlara baktı, dövüşmeyi bilmiyorlardı. Onların hüzünlü gözlerinde de asil ruhlarının kalıntıları okunuyordu, fakat Roma'nın hadım evlatlarının ellerinde köpek olmuşlardı. Barbar yaftası onlara da yapıştırılmıştı ve arena dövüşlerinde Romalı kalleşlere maskara olmuşlardı. Bunların hepsi sona erecekti, Attila'nın yiğit oğulları tekrar dünyaya hakim olacak ve bütün asil halklar tekrar özgürlüklerine kavuşacaklardı. 5000 atlı yel gibi ilerledi ve tepelerden aktı. Ordunun heybetini gören Roma köpekleri korkudan nereye kaçacaklarını şaşırdılar.
Düzgün kesilmiş kaldırım taşlarında şakırdayan nal sesleri bütün kaleyi doldurdu. Görebildiği kadarıyla karşılarındaki kuvvet, 500 ile 600 arasındaydı. Roma köpeğinin cesaretini içtenlikle takdir etti. Fakat onlara merhamet etmeyecekti, onun kurallarına göre teslim olmayan düşman, onurlu bir ölüme de boyun eğmek zorundaydı. "Saldırın yiğitler! Saldırın bre aslanlar!" Kılıcının gün ışığının parıltısındaki görüntüsüne bir kez daha baktı. Kaçmaya çalışan bir düşmanı karanlığa gömdükten sonra fışkıran kandan sakınmak için gözlerini kapadı.
Tezahüratlar, henüz 19 yaşında olan genç komutanaydı. Yaşı küçük olmasına rağmen, savaş alanında amansız bir kahramandı. Kağanına güveni ve sadakati tamdı, bu kaleyi de rahatlıkla ele geçireceklerini ve Hunların şahlanış destanını yeniden yazacaklarını biliyordu. 5000 cesur süvari, arkasında kanlarıyla destan yazmaya gidiyordu. Şimdiden zaferin tatlı sarhoşluğuna kapılmışlardı ve yıkıntı haline gelen fitne yuvası Roma'ya ezici yumruklarını indirmeye gidiyorlardı. Bu kadın kılıklı senatörler diyarı, uzun süredir kuzeyin soğuk yumruğunun tadına bakamamıştı.
"İleri! İleri!" Kılıcını çekti, gözlerinden, duyduğu huşu ve mutluluk okunuyordu. Atının teri henüz soğumadan savaşa giriyordu. Fakat atı bile savaştan keyif alıyordu adeta, bütün hücreleri savaşın getirdiği heyecan ve enerjiyle dolmuştu ve kuvveti içinden taşıyordu. Ama öfke yoktu. Derinliklerinde bile öfke yoktu, hatta karşısındaki köle oğlanlara acıyordu. Kuzey fırtınasının dondurucu soğuğu, güzel Kırım'daki bu pislik yuvasını silip atacaktı, buna şüphe yoktu.
"Kanlı bir savaş olacak..." diye düşündü. Hala tebessüm ediyordu, savaş haberini alır almaz kamp yerinden şimşek gibi fırlamışlardı. Daha yirmi yıl öncesine kadar, dünyanın efendileriydi onlar ve kuzeyin ayazları arasında kısılıp kalmak onlara yakışmazdı. "Öleceksem burada ölmeliyim, hain bir suikaste kurban giderek ölmek bize yakışmaz!"
İşte geliyordu! Kuzeyin ve ışığın oğulları, medeni (!) Avrupa'nın barbar yaftasını yapıştırdığı cesur erler geliyordu! Kan geliyordu! Savaş geliyordu! Birden bire, esrarengiz bir şekilde Chersonesos'un üzerine kara bulutlar çöktü. Fırtına bulutları gibi gözüküyorlardı. Artık asil ordu görüş alanındaydı, koçbaşları dayanıksız kapıları mahvetmeye başlamıştı bile. "Kaleler," diye mırıldandı ve kahkaha attı. "O veletler bizden kaçabileceklerini mi sanıyorlar?" Kılıcını gökyüzüne doğru kaldırdı ve kasvetli bulutların arasına sığınmış güneş ışığı, kılıcının üzerine düştü. "Ben Attila oğullarından Aybora! Ölüm sizin yazgınız!"
Bir anda ruhu, kadim zamanlardan gelen yoğun bir güçle doldu, 20 sene öncesine kadar at koşturdukları düzlükler karanlığın ve ihanetin esiri olmuştu. Kılıcını bulutlara değdirmek istermiş gibi havaya kaldırdı ve bir savaş çığlığı attı.
Karşılarındaki köle oğlanlara baktı, dövüşmeyi bilmiyorlardı. Onların hüzünlü gözlerinde de asil ruhlarının kalıntıları okunuyordu, fakat Roma'nın hadım evlatlarının ellerinde köpek olmuşlardı. Barbar yaftası onlara da yapıştırılmıştı ve arena dövüşlerinde Romalı kalleşlere maskara olmuşlardı. Bunların hepsi sona erecekti, Attila'nın yiğit oğulları tekrar dünyaya hakim olacak ve bütün asil halklar tekrar özgürlüklerine kavuşacaklardı. 5000 atlı yel gibi ilerledi ve tepelerden aktı. Ordunun heybetini gören Roma köpekleri korkudan nereye kaçacaklarını şaşırdılar.
Düzgün kesilmiş kaldırım taşlarında şakırdayan nal sesleri bütün kaleyi doldurdu. Görebildiği kadarıyla karşılarındaki kuvvet, 500 ile 600 arasındaydı. Roma köpeğinin cesaretini içtenlikle takdir etti. Fakat onlara merhamet etmeyecekti, onun kurallarına göre teslim olmayan düşman, onurlu bir ölüme de boyun eğmek zorundaydı. "Saldırın yiğitler! Saldırın bre aslanlar!" Kılıcının gün ışığının parıltısındaki görüntüsüne bir kez daha baktı. Kaçmaya çalışan bir düşmanı karanlığa gömdükten sonra fışkıran kandan sakınmak için gözlerini kapadı.
Aybora- Mesaj Sayısı : 6
Kayıt tarihi : 29/08/10
Rütbe : Han
Geri: Chersonesos Kuşatması
İşbara, okçularını hazırlarken kardeşi Aybora'nın tüm atlılarıyla tüm planları hiçe sayan hücumunu görünce gülümsemeden edemedi.Kardeşi genç yaşına rağmen fazlasıyla cesurdu, iyi savaşıyordu ve kitleleri peşinden sürükleyecek ateşliliğe sahipti.Savaşta pek tecrübesi olmasa da savaşa aşk ile, hırs ile gidiyordu.İşbara'nın içinden geri çekilme emrini vermek gelmedi, nasılsa delice hücumları Roma'nın mızrak hücumunu kırmıştı.Kendisi de kılıcını çekerek uzaktan idare edilecek bir şey kalmadığını belirtti.Sadece yanındaki komutanlara saraya sadece kendisiyle Aybora'nın gireceğini söyledi.
İşbara- Mesaj Sayısı : 248
Kayıt tarihi : 27/08/10
Konum : Kotais
Rütbe : Colchis Süvarileri Lideri
Geri: Chersonesos Kuşatması
Aybora'nın atlılarının hücumu limitaneilerin savunmasını rahatlıkla kırdı ve askerler dağılmaya başladı, iki Hun hanı, sarayın kapısını kapamayı akıl edemeyen şehirlilerin arasından geçip saraya girdiler.Sarayın avlusunda kimse yoktu, savunmada olan herkes kapının önündeydi.Bu sırada ufak tefek birkaç direniş hariç şehir Hunlara geçmişti.Yapılacak tek iş valiyi bulmaktı.
Tarih Baba- Mesaj Sayısı : 164
Kayıt tarihi : 26/08/10
Rütbe : Kurgucu
Geri: Chersonesos Kuşatması
Savaşçılar dışarıda direnişçileri temizlerken İşbara ellerinde kılıçları boş gözüken saraya giriyordu.Yanında Aybora vardı, tedbirsizce koşması İşbara'nın yüzüne yeni bir gülümseme getirirken gölgeler içinde kalan duvar kenarlarını kollamayı ihmal etmiyordu.İlk katta bir şey yok gibiydi, Aybora'ya eliyle merdivenleri gösterip öne geçti.
İşbara- Mesaj Sayısı : 248
Kayıt tarihi : 27/08/10
Konum : Kotais
Rütbe : Colchis Süvarileri Lideri
Geri: Chersonesos Kuşatması
Onlar tam merdivenlere yönelmişlerken valinin asıl korumaları harekete geçtiler.Duvarların diplerinden ve üst kattan saldırıya başladılar.
İçlerinden biri, barbarlardan iliklerine kadar nefret eden biri az sayıdaki merdivenden inmeye sabredemeyip üzerlerine atladı.Üstüne düştüğü Aybora ile birlikte yere yuvarlanırken 2 tanesi de İşbara'nın üzerine gelmekteydi.
İlki hamlesini yaptı, İşbara geriye zıplayıp bu hamleden kurtuldu.Ötekisi bu sırada ağır kılıcını genç Hun'un kafasına doğru savurdu ama İşbara Han eğildi.Hamleleri savuşturmayıp kaçınması düşmanlarının dengesini bozmuştu, ilk hamlesi birinin kaburgalarını deşerken Aybora üzerine atlayan adamla güreşiyordu.
İçlerinden biri, barbarlardan iliklerine kadar nefret eden biri az sayıdaki merdivenden inmeye sabredemeyip üzerlerine atladı.Üstüne düştüğü Aybora ile birlikte yere yuvarlanırken 2 tanesi de İşbara'nın üzerine gelmekteydi.
İlki hamlesini yaptı, İşbara geriye zıplayıp bu hamleden kurtuldu.Ötekisi bu sırada ağır kılıcını genç Hun'un kafasına doğru savurdu ama İşbara Han eğildi.Hamleleri savuşturmayıp kaçınması düşmanlarının dengesini bozmuştu, ilk hamlesi birinin kaburgalarını deşerken Aybora üzerine atlayan adamla güreşiyordu.
Tarih Baba- Mesaj Sayısı : 164
Kayıt tarihi : 26/08/10
Rütbe : Kurgucu
Geri: Chersonesos Kuşatması
İşbara üzerine gelen bir hamleden daha kurtulup sol elindeki kılıcı, silahı havada haykırarak saldıran bir askerin karnına sapladı.Ardından hızla tam bir tur dönüp sağ elindeki kılıcı ilk savaştığı rakibinin boynuna indirdi.
Bu sırada üst katta valinin, sanki bu Hunların yenilmeyeceklerini anlamış gibi korkuluklardan çekilip odasına doğru kaçtığını gördü.Yeni bir rakiple karşılaşmak için döndü.
Bu sırada üst katta valinin, sanki bu Hunların yenilmeyeceklerini anlamış gibi korkuluklardan çekilip odasına doğru kaçtığını gördü.Yeni bir rakiple karşılaşmak için döndü.
İşbara- Mesaj Sayısı : 248
Kayıt tarihi : 27/08/10
Konum : Kotais
Rütbe : Colchis Süvarileri Lideri
Geri: Chersonesos Kuşatması
Aybora bir süre adamla boğuştuktan sonra onun üstüne çıkmayı başardı. Adam üzerine atlamasına rağmen pek acı hissetmiyordu. Gülümsedi ve kendi kendine mırıldandı. "Taş kafa..." Sonra büyük bir öfkeyle adamın yüzüne yumruklar indirmeye başladı. Sonunda kolu yoruldu ve eline baktığında kanla kaplandığını gördü. Adamın yüzüne baktığında ise burnu yassılaşmıştı.
Ayağa kalktı ve omzunda duran iki kısa kılıcını çekti. Kardeşini korumak için öne atıldı ve karşısına çıkanları biçmeye başladı.
Ayağa kalktı ve omzunda duran iki kısa kılıcını çekti. Kardeşini korumak için öne atıldı ve karşısına çıkanları biçmeye başladı.
Aybora- Mesaj Sayısı : 6
Kayıt tarihi : 29/08/10
Rütbe : Han
Geri: Chersonesos Kuşatması
İşbara üst üste gelen darbeleri karşılasa da üst kattan birkaç muhafızın daha çarpışmaya katıldığını gördü.En sonunda iki kılıcının arasından bir mızrak uzanıp omzunu deldi.Bu acıyla hızını daha da arttırıp karşısındaki rakiplerinden birinin boynuna kılıcını sapladığı gibi eğildi, bu sayede bir kılıç ile mızrak kafasının üzerinden vınlayarak geçtiler.O ise bu arada yere çömelmiş vaziyette iki kılıcıyla da bir düşmanının ayaklarına hamleler yapıyordu.Adam biçilmiş ayaklarıyla devrilirken yüzüne tekme atarak kalktı...
İşbara- Mesaj Sayısı : 248
Kayıt tarihi : 27/08/10
Konum : Kotais
Rütbe : Colchis Süvarileri Lideri
Geri: Chersonesos Kuşatması
İşbara düşmanının mızrağını savuşturduğu sırada arkasından gelen bir hırıltı duydu, önündeki düşmanını boş vererek arkasını dönünce kılıcını düşmanının sırtından çıkaran kardeşinin gülümsemesi ile karşılaştı.Kendisi de gülümseyip hiç düşünmeden sola zıpladı, bu sırada başka bir mızrak hamlesini boşa çıkarmış oldu.Mızrağını iki eliyle tutan adam bir anlığına savunmasız kalmıştı ama o an İşbara için yeterliydi.
Şimdi Aybora'nın ayaklarının dibinde üç, İşbara'nın ise beş adam yatıyordu.Kalan iki muhafız tereddüt ettiler, bir anlığına dönüp yukarıya, efendilerine bakıp tavsiye istediler ama onu göremediler.Kıt beyinleriyle kısa bir durum değerlendirmesi yaptıktan sonra kazanacakları hiçbir şeyin olmadığını anlayınca içlerinden biri "Teslim olursak bizi öldürecek misiniz?" diye sordu.Diğerinin parmaklarının boğumları kılıcını sıkmaktan bembeyaz olmuştu.
Şimdi Aybora'nın ayaklarının dibinde üç, İşbara'nın ise beş adam yatıyordu.Kalan iki muhafız tereddüt ettiler, bir anlığına dönüp yukarıya, efendilerine bakıp tavsiye istediler ama onu göremediler.Kıt beyinleriyle kısa bir durum değerlendirmesi yaptıktan sonra kazanacakları hiçbir şeyin olmadığını anlayınca içlerinden biri "Teslim olursak bizi öldürecek misiniz?" diye sordu.Diğerinin parmaklarının boğumları kılıcını sıkmaktan bembeyaz olmuştu.
Tarih Baba- Mesaj Sayısı : 164
Kayıt tarihi : 26/08/10
Rütbe : Kurgucu
Geri: Chersonesos Kuşatması
Adamın bu sorusu İşbara'yı gülümsetti.Eğer onları öldürmek isteseydi onlar ağızları açık üst kata bakarken bunu yapabilirdi ama o bugün yeteri kadar adam öldürdüğünü düşünüyordu - yalnızca bir kişi daha-.
"Hunlar esirlere kötü muamele etmez.Zaten sizi fazla esir tutmayacağım, biz kaleleri pek sevmeyiz, muhafızlık yine size kalacak.Seçiminizi yapın; ölüm yada barış içinde güzel bir meslek."
Adam arkadaşına bir bakış atıp silahını yere attı, diğeri biraz tereddüt etse de aynı şekilde davrandı.İşbara onları askerlerin yanına yollayıp kardeşi ile birlikte merdivenlere yöneldi.
Saray ihtişamla parıldıyor gibiydi.Merdivenlerin kristal korkulukları, toz görmemiş gibi gözüken merdivenler, parlak ipekten halılar...İşbara zenginliğe hiç ısınamamıştı, yukarı çıkarken amcası kağanın verdiği emirleri ve korkak valiyi düşünüyordu.
Kaderini anlamış gibi gözüken valinin kapısı kilitliydi.İşbara eliyle Aybora'yı kapıdan uzaklaştırırken konuşmaya başladı:
"Vali Tiotius.Buraya seni öldürme emri ile geldim.Hunların egemenliğine isyan ettin, savaştan önce gönderdiğimiz elçileri öldürttün, karşımıza çıkmaya yada savaşmaya cesaret edemedin.Bunca kan senin yüzünden döküldü.Şimdi seni teslim almam gerek ama ben insanları çarmıha germekten pek hoşlanmam, bu yüzden sana erkek gibi dövüşmek için bir şans veriyorum.Eğer beni yenersen kardeşim sana..."
Ama İşbara Han sözlerini tamamlayamadı; kapı, bir arbelet okuyla delinmişti.İşbara gülümseyip kardeşine başını salladı.Ardından "Peki o zaman." deyip kapıya bir tekme indirerek içeri girdi.
"Hunlar esirlere kötü muamele etmez.Zaten sizi fazla esir tutmayacağım, biz kaleleri pek sevmeyiz, muhafızlık yine size kalacak.Seçiminizi yapın; ölüm yada barış içinde güzel bir meslek."
Adam arkadaşına bir bakış atıp silahını yere attı, diğeri biraz tereddüt etse de aynı şekilde davrandı.İşbara onları askerlerin yanına yollayıp kardeşi ile birlikte merdivenlere yöneldi.
Saray ihtişamla parıldıyor gibiydi.Merdivenlerin kristal korkulukları, toz görmemiş gibi gözüken merdivenler, parlak ipekten halılar...İşbara zenginliğe hiç ısınamamıştı, yukarı çıkarken amcası kağanın verdiği emirleri ve korkak valiyi düşünüyordu.
Kaderini anlamış gibi gözüken valinin kapısı kilitliydi.İşbara eliyle Aybora'yı kapıdan uzaklaştırırken konuşmaya başladı:
"Vali Tiotius.Buraya seni öldürme emri ile geldim.Hunların egemenliğine isyan ettin, savaştan önce gönderdiğimiz elçileri öldürttün, karşımıza çıkmaya yada savaşmaya cesaret edemedin.Bunca kan senin yüzünden döküldü.Şimdi seni teslim almam gerek ama ben insanları çarmıha germekten pek hoşlanmam, bu yüzden sana erkek gibi dövüşmek için bir şans veriyorum.Eğer beni yenersen kardeşim sana..."
Ama İşbara Han sözlerini tamamlayamadı; kapı, bir arbelet okuyla delinmişti.İşbara gülümseyip kardeşine başını salladı.Ardından "Peki o zaman." deyip kapıya bir tekme indirerek içeri girdi.
İşbara- Mesaj Sayısı : 248
Kayıt tarihi : 27/08/10
Konum : Kotais
Rütbe : Colchis Süvarileri Lideri
Geri: Chersonesos Kuşatması
Vali, yavaş doldurulan ve büyük güç isteyen silahını var gücüyle harekete geçirmeye çalışsa da iki genç Hun rahat hareketlerle içeriye girerken yapabildiği hiçbir şey yoktu.Elindeki arbelet tek bir işe yarayabilirdi, o da bunu düşünüp silahı İşbara'nın kafasına fırlattı.Ancak genç Hun sola zıplayarak ağır silahtan kurtuldu.
Aybora, Tiotius'un burnuna bir yumruk indirmek istiyor gibiydi ama ağabeyi kafasını iki yana sallayarak onu durdurdu.
"Ne diyorsun Tiotius?O pamuk gibi ellerin bir kılıcı kavrayabilecek mi?"
Vali konuşamayacak kadar korkmuş gözüküyordu.Arkasındaki cama doğru koşup aşağıya baktı, ancak o zaman yerden metrelerce yukarıda olduğunu hatırlayabildi.Zaten aşağısı Hun askerleriyle doluydu, atlayıp sağ kalsa bile kaçma şansı yoktu.
İşbara valinin aklında dönüp savaşmak gibi bir fikrin olmadığını anlamıştı.Kafasıyla bir haraket yaparak kardeşine valiyi işaret etti.
Vali, ağır ayak seslerini duyunca korkuyla arkasını döndü.Elini arkasındaki masaya koyarak bir şeyler yap dercesine İşbara'ya baktı ama genç Hun zırhının üzerinden omzunu kaşıyor, raflardaki kitaplara bakıyordu.
Genç Aybora kılıçlarından birini çekmiş yüzünde hiçbir ifade olmaksızın şişman valiye doğru ilerliyordu.Tiotius, durumunun umutsuzluğunu görünce korkuyla 'cikledi' ve arkasındaki masaya doğru olabildiğince geriledi.Tam Aybora karşısında dikilmiş diyecek bir son söz düşünürken belinden çıkardığı bir hançer ile saldırdı.İnik kılıcıyla bile Aybora bu hamleyi engelleyebilirdi ama korkmuş Tiotius çok hızlı davranmıştı.Yine de yeterince hızlı değil.
Havayı yaran bıçak doğruca valinin gözüne saplandı, hançeri tutan yumruk anında gevşedi ve hançer yere düştü.Vali çığlık çığlığa bağırırken Aybora kılıcını bırakmış valiyi yumruklamaya başlamıştı yine.Hainlik ona göre değildi.Tiotius ikinci yumrukla birlikte yere düştü, bu sırada İşbara gelip gözüne saplanmış olan bıçağa sert bir tekme indirdi ve valinin çığlıkları kesildi.
Dibine kadar beyne saplanmış bıçağı alıp omuzluğuna yerleştirilmiş bir bıçaklığa koyarken İşbara gülümsüyordu.
Chersonesos yeniden Hun bayrağı altındaydı.
-rp sonu-
Aybora, Tiotius'un burnuna bir yumruk indirmek istiyor gibiydi ama ağabeyi kafasını iki yana sallayarak onu durdurdu.
"Ne diyorsun Tiotius?O pamuk gibi ellerin bir kılıcı kavrayabilecek mi?"
Vali konuşamayacak kadar korkmuş gözüküyordu.Arkasındaki cama doğru koşup aşağıya baktı, ancak o zaman yerden metrelerce yukarıda olduğunu hatırlayabildi.Zaten aşağısı Hun askerleriyle doluydu, atlayıp sağ kalsa bile kaçma şansı yoktu.
İşbara valinin aklında dönüp savaşmak gibi bir fikrin olmadığını anlamıştı.Kafasıyla bir haraket yaparak kardeşine valiyi işaret etti.
Vali, ağır ayak seslerini duyunca korkuyla arkasını döndü.Elini arkasındaki masaya koyarak bir şeyler yap dercesine İşbara'ya baktı ama genç Hun zırhının üzerinden omzunu kaşıyor, raflardaki kitaplara bakıyordu.
Genç Aybora kılıçlarından birini çekmiş yüzünde hiçbir ifade olmaksızın şişman valiye doğru ilerliyordu.Tiotius, durumunun umutsuzluğunu görünce korkuyla 'cikledi' ve arkasındaki masaya doğru olabildiğince geriledi.Tam Aybora karşısında dikilmiş diyecek bir son söz düşünürken belinden çıkardığı bir hançer ile saldırdı.İnik kılıcıyla bile Aybora bu hamleyi engelleyebilirdi ama korkmuş Tiotius çok hızlı davranmıştı.Yine de yeterince hızlı değil.
Havayı yaran bıçak doğruca valinin gözüne saplandı, hançeri tutan yumruk anında gevşedi ve hançer yere düştü.Vali çığlık çığlığa bağırırken Aybora kılıcını bırakmış valiyi yumruklamaya başlamıştı yine.Hainlik ona göre değildi.Tiotius ikinci yumrukla birlikte yere düştü, bu sırada İşbara gelip gözüne saplanmış olan bıçağa sert bir tekme indirdi ve valinin çığlıkları kesildi.
Dibine kadar beyne saplanmış bıçağı alıp omuzluğuna yerleştirilmiş bir bıçaklığa koyarken İşbara gülümsüyordu.
Chersonesos yeniden Hun bayrağı altındaydı.
-rp sonu-
Tarih Baba- Mesaj Sayısı : 164
Kayıt tarihi : 26/08/10
Rütbe : Kurgucu
Similar topics
» Dumatha Kuşatması
» Palmyra Kuşatması
» I. Van Kuşatması (Sasani Devleti (Saldıran) x Doğu Roma İmparatorluğu (Savunan))
» Palmyra Kuşatması
» I. Van Kuşatması (Sasani Devleti (Saldıran) x Doğu Roma İmparatorluğu (Savunan))
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz