Bylazora'ya doğru
1 sayfadaki 1 sayfası
Bylazora'ya doğru
Doğu Roma Prensi Mechane İdea saat 7'de uyandı.Yarım saat kadar yatakta durduktan sonra kalktı.Hizmetçisinin koyduğu ılık suda yıkandı ve giyinmeye başladı. Hizmetçisinin yemeği getirmesine iki saat vardı.Rahatlıklıkla yürüyüş yapabilirdi. Hizmetçisinin getireceği yemekleri düşününce karnı acıktı ama kendine hakim oldu,bir düzen lazımdı. Ardından hizmetçisinin yarın idam edileceğini düşününce üzüntü duydu. Hizmetçi için değil yemek için. İyi yemek yapardı. Zaten o alçak kadın için niye üzülsün ki? İki kere onu zehirlemeyi denemiş, bir kere de suikastçı tutmuştu. Aslında bir Romalı için normal sayılırdı ama bir Prens'e karşı hizmetçinin denemesi yanlıştı. Hizmetçinin bir üstü vardı. Tahminen babasıydı. Onu en son senatonun önün de küçük düşürdükten sonra babası kızmış olmalıydı.
Mechane kafasını nefretlik babasından uzaklaştırıp kapıyı açtı ve kapıda korumalarını gördü. Hepsi güvenilirdi.Onlara canını emanet edebilirdi. Zaten canını emanet edebilmesi için Romalı değillerdi. Eğer Romalı olsalardı çoktan ölmüş olurdu. Mechane eliyle korumalara takip etmelerini söyledi. Kaldığı Constantinople'nun en büyük Ev'in konağından dışarı çıktı. Ciğerlerine serin ve temiz havayı derin derin çekti. Güzel bir sabahtı. Yürüdü . Constantinople daha yeni uyanıyordu tüccarlar pazar yerine gelmiş tezgahları kurmaya başlamış esnaflar ise dükkanlarının kilidini kaldırmış temizlik yapıyordu. Klasik bir Constantinople sabahı. Güzel şehirdi Constantinople güzel ve büyük. Severdi burasını . Athens'den sonra en sevdiği şehirdi. Düzgün taşlı yolda güzel sokaklarda yürürken Constantinople'nun güzelliğini düşündü. Sonun da Constantinople'nun en çirkin ama en adaletli yeri olan idam meydanına geldi. Dün altı kişi idam edilmişti. Biri Romalı, ikisi Sakson, bir Kelt ve bir de Germen olmak üzere altı. Beş ölü didiklenmeye başlamış, Germen'in gözleri çıkartılıp alnı tırtık lanmıştı. Kargalar adaletin son aşamasıydı. Suç,yargı,ceza,idam ve temizlenme.Kargalar kendilerine düşen işi iyi yapıyordu. Mechane'nin gözü Romalı'ya takıldı. Tırtıklanmamış, morarmamıştı bile. Mechane son olarak Romalı'nın kafasının yanlış bir açıda durduğunu fark etti. Ya da bir yaşayana göre normal bir açıda. Mechane yavaşça Lucifer'i çekti ve asılmış olan Romalı'nın kalbine sapladı. Tam beklediği gibi Romalı haykırdı ama haykırması en fazla bir yürek atımı kadar sürebildi. Sonra ise öldü. Mechane kılıcını çekerken sebebin rüşvet olduğunu tahmin etti. Büyük ihtimalle gecenin karanlığın da kurtaracaklardı. Mechane hüzünlendi. Adaletin bile tam işleyememesi ne acıydı! Ama Mechane bunu düzeltmeye çalışıyordu her yerde. Ve senato ise onun en büyük rakibiydi. Belli bir kısmını himayesi altına almıştı senatonun.Ama daha tarafsız olanlar ve babasının köpekleri vardı. Her zafer ve politik çıkış onun senatoda ki ilerleyişini hızlandırıyordu. Konağa dönünce bir tasarı hazırlayıp yürürlüğe koyacaktı. Constantinople'un adalete ihtiyacı vardı.
Mechane sokakta yürürken vaaz veren bir rahibin, yavaş yavaş dışarı çıkan kalabalığı topladığını gördü.Bir gülümsemeyle rahibin kürsüsünün önüne doğru seğirtti. O yerini alırken rahip vaazının en coşkulu yerine geldi. Rahip gençti. Deneyimsizliği onun çöküşüne neden olabilirdi. Olacaktı da.Rahip bağırdı:"İnanın!İnanın!Ancak inanlar kurtuluşu bulabilir!Bunlar Tanrı'nın sözleri!Tanrı'nın sözü her bağdan,her kuraldan daha büyüktür!İnanın!Ancak bu size Lucifer'in elinden kurtarabilir!Ancak bu Cehennem'in buzların da donmanızı engelleyebilir!O yüzden inanın!Tanrı'nın kurallarına uyup,kurtuluş için inanın!Baba,oğul ve kutsal ruh adına inanın!Biz O'nun istemesi ile oluştuk!Hiçbirimiz kurtuluşu hak etmiyoruz ama Nasıralı İsa'nın(ve tabii ki Tanrı'nın)sözleri sizi kurtuluşa eriştirebilir!(bu sırada Mechane ayağa kalkar)Anca... " Rahip ayağa kalkıp vaazını kesen kişiye kızgınlıkla baktı.Prens(büyük ihtimalle onun Prens olduğunu bilmiyordu) gayet dingin ve soğuk bakışlarla bakışlarını karşıladı rahibin.Prens uzun boyluydu,teni açık ve gözleri maviydi.Yüzü düzgün ve yakışıklıydı.Kaslıydı ama rüzgar kadar zarif ve sertti.İstediğinde(ve öfkelendiğinde) korkunç olabilecek mizacı, şuan da korkunç bir gazapla doluydu.Sıcak değil, gözlerinin mavisi gibi buzdan bir öfke.Prens orada mağrur,güçlü,zarif ve korkunç dururken rahip önünde küçüldü.Rahip artık onun ne olabileceğini tahmin ediyordu. Söylentilerden duymuştu. Prens kürsüye çıktı .Rahibin karşısına geçti ve sordu:"Sen nasıl olabilir de elinde ki kağıt yığının -eğer varsa- bir ilahın sözleri olduğunu savunabilirsin?Hangi cür'etle kendine Tanrı'nın oğlu deyip, kendi boş laflarını bir kağıt yığınına geçiren bir adamı savunabilirsin?!" dedi. Rahip biraz yutkundu ve cevap verdi :"Tanrı'nın sözleri bunlardır.Tanrı'nın sözleri bize net bir şekilde ulaşmıştır.Ve siz Tanrı'nın oğlunu sorgulayamazsınız!" dedi rahip.Eh cesaretlenmişti.Prens yine gülümsedi.Tebessümü yersiz yere rahibin yüzüne renk gelmesine sebep oldu.Prens konuşmaya başladı:"Sen ne emin olabilirsin ne de dürüst.Bu sözleri ne kendin gördün ne de duydun.İnanıyorum diyorsan inanç ne saçma derim.Ne kendin ne de başkaları görmeden,duymadan başkalarına sözlerini kanıtlayamaz.Kimsenin yalana inanç için hakkı yoktur.Mantık inancı destekliyorsa ancak inanç olur o.Yoksa hurafedir.Bulduğum tüm dinlerin kitaplarını okudum ama onların içinde Tanrı'nın sözlerini bulamadım.Benim inancımı ancak gerçeğin sözleri alevlendirebilir.Saf dürüstlük ve doğruluk yoksa eğer(ki hiçbirin de yok) buna inanamam.Ve bu dürüstlük ve doğruluğun ardında mantık yoksa hiç inanamam.Eğer hala kitabına güveniyorsan izle(diyerek korumalarından birine döner).Al şu kağıt yığınını Geralt.Ve yaz:"İnanç Tanrı'nın yolunda değildir ancak mantığın saf kuvveti ile kurtuluş sizdedir.Yaşam ile ölüm arasında ki o çizgide sadece mantığın ve insanın ahlakının doğrusu vardır.Kurtuluş iç ahlaktadır."Geralt katiplere söyle bunlardan yüz adet basıp pazarda dağıtsınlar.Tanrısal(!) doğru için bu yeter"diyerek sözünü bitirir Prens.Rahip önce bir şey söylemeyi dener ama bulamaz.Ardından şok içinde yenilgisini fark eder.Prens Geralt'a tekrar dönerek şöyle der:"Götür bu yalancı hokkabazı Geralt.Ve emret yaksınlar. Kitlelere karşı yalanın cezası budur.Ve o kağıt yığınını da ateşe at.Değersizliği kanıtlandı.".Rahip yalvarır ama nafile Prens için kitlelere yalan kabul edilemezdi.Kim böyle yalanlara göz yumabilir ki?
Doğu Roma Prens'i Mechane İdea korumalarıyla birlikte konağa geri döndü.Yukarı çıkıp tekrar yıkandı.Hizmetçisinin getirdiği yemeği yerken hizmetçisiyle konuşmaya başlar:"En son Athens'den ne zaman haber aldın?"der Prens.Hizmetçi öylesine sorulan soruya cevap verir:"Dün Prensim"der.Nasıl olsa kesin bir emri reddetmezdi.Prens umursamazca devam eder "Peki babam nasılmış?"der. Hizmetçi Mechane'nin bu sözleri üzerine yutkunur.Ve istihbarat karşılığında güvenliğini sorar.Mechane'nin kabulü üzerine söylemeye başlar.Prens dinlerken hizmetçinin saf ve aptallık derecesinde politikayı kötü oynadığını fark eder Mechane. Kimse böyle basit bir hamleye kanmazdı.Mechane hizmetçi sözlerini bitirdikten sonra "Tamam" der.Salak hizmetçi rahatlar.Ama prens devam ederken solar."Tamam.Aptallığını kanıtladın.Şimdi: "Atheas al bunu idam ettir.Öldüğünden emin ol ama ölmeden önce babama şu verdiğim parşömende ki mektubu yazmasını sağla.Ve biraz da acı ver ısrar ederken." der Prens.Hizmetçi sararır ve neredeyse saydam bir beyazlığa ulaşırken Mechane şaşırır.Bir insanın bu kadar solabileceğini tahmin etmezdi.
Mechane yemeğini yedikten sonra konakta yeni bir yasa yazdı.Adalet kurallarını katılaştırdı.Ama bunun halkı mutlu edeceğini düşünüyordu.Hırsızlar halkı mutlu etmezdi.Hırsızların ölümden dönmesi ise hiç.Mechane yasayı bitirdikten sonra saat beşe kadar kitap okudu ve ordunun hazırlanmasını emretti, gidiyorlardı.Bylazora'yı bekletmemek lazımdı.Ordu hazırlandıktan sonra harekat noktalarını belirleyip ordunun ilerlemesini emredecek iken bir ulak geldi.Ona kurtların halka rahatsızlık verdiğinden bahsetti.Bir komutanın bu görevde olduğunu söyledi.Mechane 300 adamını komutana yardım etmesi için bıraktı geriye kalmıştı 9.700. 300 kişiyi ayarladıktan sonra Mechane yola çıktı.Ordu'nun ilerleyişinin sesi sokakları inletti.Ordu dışarıya çıkar iken Doğu Roma Prensi Mechane İdea'da zafer için onlarla ilerliyordu.Zafer için...
Mechane kafasını nefretlik babasından uzaklaştırıp kapıyı açtı ve kapıda korumalarını gördü. Hepsi güvenilirdi.Onlara canını emanet edebilirdi. Zaten canını emanet edebilmesi için Romalı değillerdi. Eğer Romalı olsalardı çoktan ölmüş olurdu. Mechane eliyle korumalara takip etmelerini söyledi. Kaldığı Constantinople'nun en büyük Ev'in konağından dışarı çıktı. Ciğerlerine serin ve temiz havayı derin derin çekti. Güzel bir sabahtı. Yürüdü . Constantinople daha yeni uyanıyordu tüccarlar pazar yerine gelmiş tezgahları kurmaya başlamış esnaflar ise dükkanlarının kilidini kaldırmış temizlik yapıyordu. Klasik bir Constantinople sabahı. Güzel şehirdi Constantinople güzel ve büyük. Severdi burasını . Athens'den sonra en sevdiği şehirdi. Düzgün taşlı yolda güzel sokaklarda yürürken Constantinople'nun güzelliğini düşündü. Sonun da Constantinople'nun en çirkin ama en adaletli yeri olan idam meydanına geldi. Dün altı kişi idam edilmişti. Biri Romalı, ikisi Sakson, bir Kelt ve bir de Germen olmak üzere altı. Beş ölü didiklenmeye başlamış, Germen'in gözleri çıkartılıp alnı tırtık lanmıştı. Kargalar adaletin son aşamasıydı. Suç,yargı,ceza,idam ve temizlenme.Kargalar kendilerine düşen işi iyi yapıyordu. Mechane'nin gözü Romalı'ya takıldı. Tırtıklanmamış, morarmamıştı bile. Mechane son olarak Romalı'nın kafasının yanlış bir açıda durduğunu fark etti. Ya da bir yaşayana göre normal bir açıda. Mechane yavaşça Lucifer'i çekti ve asılmış olan Romalı'nın kalbine sapladı. Tam beklediği gibi Romalı haykırdı ama haykırması en fazla bir yürek atımı kadar sürebildi. Sonra ise öldü. Mechane kılıcını çekerken sebebin rüşvet olduğunu tahmin etti. Büyük ihtimalle gecenin karanlığın da kurtaracaklardı. Mechane hüzünlendi. Adaletin bile tam işleyememesi ne acıydı! Ama Mechane bunu düzeltmeye çalışıyordu her yerde. Ve senato ise onun en büyük rakibiydi. Belli bir kısmını himayesi altına almıştı senatonun.Ama daha tarafsız olanlar ve babasının köpekleri vardı. Her zafer ve politik çıkış onun senatoda ki ilerleyişini hızlandırıyordu. Konağa dönünce bir tasarı hazırlayıp yürürlüğe koyacaktı. Constantinople'un adalete ihtiyacı vardı.
Mechane sokakta yürürken vaaz veren bir rahibin, yavaş yavaş dışarı çıkan kalabalığı topladığını gördü.Bir gülümsemeyle rahibin kürsüsünün önüne doğru seğirtti. O yerini alırken rahip vaazının en coşkulu yerine geldi. Rahip gençti. Deneyimsizliği onun çöküşüne neden olabilirdi. Olacaktı da.Rahip bağırdı:"İnanın!İnanın!Ancak inanlar kurtuluşu bulabilir!Bunlar Tanrı'nın sözleri!Tanrı'nın sözü her bağdan,her kuraldan daha büyüktür!İnanın!Ancak bu size Lucifer'in elinden kurtarabilir!Ancak bu Cehennem'in buzların da donmanızı engelleyebilir!O yüzden inanın!Tanrı'nın kurallarına uyup,kurtuluş için inanın!Baba,oğul ve kutsal ruh adına inanın!Biz O'nun istemesi ile oluştuk!Hiçbirimiz kurtuluşu hak etmiyoruz ama Nasıralı İsa'nın(ve tabii ki Tanrı'nın)sözleri sizi kurtuluşa eriştirebilir!(bu sırada Mechane ayağa kalkar)Anca... " Rahip ayağa kalkıp vaazını kesen kişiye kızgınlıkla baktı.Prens(büyük ihtimalle onun Prens olduğunu bilmiyordu) gayet dingin ve soğuk bakışlarla bakışlarını karşıladı rahibin.Prens uzun boyluydu,teni açık ve gözleri maviydi.Yüzü düzgün ve yakışıklıydı.Kaslıydı ama rüzgar kadar zarif ve sertti.İstediğinde(ve öfkelendiğinde) korkunç olabilecek mizacı, şuan da korkunç bir gazapla doluydu.Sıcak değil, gözlerinin mavisi gibi buzdan bir öfke.Prens orada mağrur,güçlü,zarif ve korkunç dururken rahip önünde küçüldü.Rahip artık onun ne olabileceğini tahmin ediyordu. Söylentilerden duymuştu. Prens kürsüye çıktı .Rahibin karşısına geçti ve sordu:"Sen nasıl olabilir de elinde ki kağıt yığının -eğer varsa- bir ilahın sözleri olduğunu savunabilirsin?Hangi cür'etle kendine Tanrı'nın oğlu deyip, kendi boş laflarını bir kağıt yığınına geçiren bir adamı savunabilirsin?!" dedi. Rahip biraz yutkundu ve cevap verdi :"Tanrı'nın sözleri bunlardır.Tanrı'nın sözleri bize net bir şekilde ulaşmıştır.Ve siz Tanrı'nın oğlunu sorgulayamazsınız!" dedi rahip.Eh cesaretlenmişti.Prens yine gülümsedi.Tebessümü yersiz yere rahibin yüzüne renk gelmesine sebep oldu.Prens konuşmaya başladı:"Sen ne emin olabilirsin ne de dürüst.Bu sözleri ne kendin gördün ne de duydun.İnanıyorum diyorsan inanç ne saçma derim.Ne kendin ne de başkaları görmeden,duymadan başkalarına sözlerini kanıtlayamaz.Kimsenin yalana inanç için hakkı yoktur.Mantık inancı destekliyorsa ancak inanç olur o.Yoksa hurafedir.Bulduğum tüm dinlerin kitaplarını okudum ama onların içinde Tanrı'nın sözlerini bulamadım.Benim inancımı ancak gerçeğin sözleri alevlendirebilir.Saf dürüstlük ve doğruluk yoksa eğer(ki hiçbirin de yok) buna inanamam.Ve bu dürüstlük ve doğruluğun ardında mantık yoksa hiç inanamam.Eğer hala kitabına güveniyorsan izle(diyerek korumalarından birine döner).Al şu kağıt yığınını Geralt.Ve yaz:"İnanç Tanrı'nın yolunda değildir ancak mantığın saf kuvveti ile kurtuluş sizdedir.Yaşam ile ölüm arasında ki o çizgide sadece mantığın ve insanın ahlakının doğrusu vardır.Kurtuluş iç ahlaktadır."Geralt katiplere söyle bunlardan yüz adet basıp pazarda dağıtsınlar.Tanrısal(!) doğru için bu yeter"diyerek sözünü bitirir Prens.Rahip önce bir şey söylemeyi dener ama bulamaz.Ardından şok içinde yenilgisini fark eder.Prens Geralt'a tekrar dönerek şöyle der:"Götür bu yalancı hokkabazı Geralt.Ve emret yaksınlar. Kitlelere karşı yalanın cezası budur.Ve o kağıt yığınını da ateşe at.Değersizliği kanıtlandı.".Rahip yalvarır ama nafile Prens için kitlelere yalan kabul edilemezdi.Kim böyle yalanlara göz yumabilir ki?
Doğu Roma Prens'i Mechane İdea korumalarıyla birlikte konağa geri döndü.Yukarı çıkıp tekrar yıkandı.Hizmetçisinin getirdiği yemeği yerken hizmetçisiyle konuşmaya başlar:"En son Athens'den ne zaman haber aldın?"der Prens.Hizmetçi öylesine sorulan soruya cevap verir:"Dün Prensim"der.Nasıl olsa kesin bir emri reddetmezdi.Prens umursamazca devam eder "Peki babam nasılmış?"der. Hizmetçi Mechane'nin bu sözleri üzerine yutkunur.Ve istihbarat karşılığında güvenliğini sorar.Mechane'nin kabulü üzerine söylemeye başlar.Prens dinlerken hizmetçinin saf ve aptallık derecesinde politikayı kötü oynadığını fark eder Mechane. Kimse böyle basit bir hamleye kanmazdı.Mechane hizmetçi sözlerini bitirdikten sonra "Tamam" der.Salak hizmetçi rahatlar.Ama prens devam ederken solar."Tamam.Aptallığını kanıtladın.Şimdi: "Atheas al bunu idam ettir.Öldüğünden emin ol ama ölmeden önce babama şu verdiğim parşömende ki mektubu yazmasını sağla.Ve biraz da acı ver ısrar ederken." der Prens.Hizmetçi sararır ve neredeyse saydam bir beyazlığa ulaşırken Mechane şaşırır.Bir insanın bu kadar solabileceğini tahmin etmezdi.
Mechane yemeğini yedikten sonra konakta yeni bir yasa yazdı.Adalet kurallarını katılaştırdı.Ama bunun halkı mutlu edeceğini düşünüyordu.Hırsızlar halkı mutlu etmezdi.Hırsızların ölümden dönmesi ise hiç.Mechane yasayı bitirdikten sonra saat beşe kadar kitap okudu ve ordunun hazırlanmasını emretti, gidiyorlardı.Bylazora'yı bekletmemek lazımdı.Ordu hazırlandıktan sonra harekat noktalarını belirleyip ordunun ilerlemesini emredecek iken bir ulak geldi.Ona kurtların halka rahatsızlık verdiğinden bahsetti.Bir komutanın bu görevde olduğunu söyledi.Mechane 300 adamını komutana yardım etmesi için bıraktı geriye kalmıştı 9.700. 300 kişiyi ayarladıktan sonra Mechane yola çıktı.Ordu'nun ilerleyişinin sesi sokakları inletti.Ordu dışarıya çıkar iken Doğu Roma Prensi Mechane İdea'da zafer için onlarla ilerliyordu.Zafer için...
Mechane Idea- Mesaj Sayısı : 169
Kayıt tarihi : 27/08/10
Yaş : 27
Konum : Bylazora
Rütbe : Doğu Roma Prensi
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz