Patrik ve Kral

[Barva Mjora]

Patriğin gelişi Tsete ve birliklerince sınırdan geçtikleri andan itibaren haberciler aracılığıyla bildirilmiş ve bunu takiben karadan ilerleyen din adamları uzak mesafeden Kolkhet korumasına alınmışlardı, zira kaçırılan Sasani Prensesi gibi bir olayın yaşanmasını istemiyordu Kral...

Gösterişli bir tören hazırlatmamıştı Patrik Aeimnestos için zira yaşlı adamla Bizans'tan epeyce tanıdık olsalar bile halkının büyük bölümü hala Ortodoksluğu kabul etmemiş atalarının binine bağlıydı, tıpkı Barva gibi... Patrik Barva'nın ilk gençlik yıllarında İmparator'un isteğiyle Barva ile ilgilenmeye başlamış; genç prensin inançlı bir Ortodoks olarak muhtemel bir Colchis devletinin başında önemli bir müttefik olması düşünülmüştü ancak genç adam çetin cevizdi, verilen bütün din eğitimlerini izlemiş ve öğrenmiştiyse de inatla din değiştirmiyordu... Barva büyüyüp bir askere dönüştüğünde ve giderek her alanda istemese bile destek kazanmaya başladığında İmparator'dan sonraki en büyük destekçilerinden biriydi Patrik Aeimnestos... Ama bu defa kendisini dine döndürmek için gelmediğini biliyordu Kral ancak durma fazla müdahil olmamaya karar vermişti bile...

Patrik taht salonuna girdiğinde gülümseyerek ayağa kalktı Egrisi Kralı; Efendi Aeimnestos; fakir evime hoşgeldiniz! Şanınıza yaraşır bir karşılamayı güvenliğiniz sebebiyle gerçekleştirmedik ancak elimizden geldiğince rahat etmeniz sağlanacak, her ne kadar Constantinopolis kadar görkemli ve şatafatlı olmasa da Kotais size konuk severliğini ve dostluğunu daha fazla gösterecek...

[II.Aeimnestos]

Patrik taze kralı baştan aşağıya sürdü ardından gülümsedi bu gülümseme aşağılama gülümsemisi değil bir gurur duyma gülümsemesiydi zira bu çocuğu piskoposken İmparatorun özel isteği üzerine eğitmeye çalışmıştı o yüzden eskiden beri tanıyordu onu ve ona siyaset hakkında bildiklerinin büyük kısmını öğretmiş sayılırdı. Şimdi ise kral olmuştu bu patriğe zamanın ne kadar hızlı geçtiğini hatırlattı. Bu adam gençken pek çetin cevizdi belki şimdi yaşının ve makamın getirdiği sorumluluklar sayesinde belki biraz yumuşamıştır diye umuyordu patrik. Zira buraya bazı şeyleri konuşmaya ve talep etmeye gelmişti ve bunların bir kısmını görmeyi arzuluyordu. Yinede dikkatli olmalıydı eğer bu adam hakkında hatırladıkları doğruysa.
Patrik kralın konuşması bittikten sonra tekrar hafice gülümsedi ve cevap verdi:
“Bilgece bir hareket Kral Barva” garip Patriğin dili Barva’ya komutan demeye alışmıştı.
“Zira mizacım gereği tedbirli olmayı ve güvenliği her zaman sofralar dolusu yemeğe ve fıçılar dolusu şaraba tercih ederim çocuğum. Ve hanenize fakir demekle kendinize hakaret etmeyiniz. Biz ruhbanlar paranın değil Tanrının olduğu yeri kendimize saray biliriz. Ve gördüğüm üzere Tanrı senin ve benimle birlikte çocuğum.” Bu arada kapı hafifçe aralandı ve içeriye patriğin yanında getirdiği güvenilir hizmetkarlardan biri girdi ve kulağına hediyelerin sağ salim gelişine dair bilgiler verdi ve dışarı çıktı. Patriğin yüzünü rahatladı demek ki hediyeler saldırıya yolda saldırıya uğramamıştı. Patrik nazikçe sözlerine devam etti:
“ Umarım Kral Barva kendisine ve krallığına patrikhane tarafından hediyeleri kabul ederler.”dedi ve Krala camı işaret etti. Evet, belki kısa sürede Kotais’ten diledikleri alarak ayrılabilirdi.