Güneş Doğarken Avrupa'ya, Toplandı Burgund'un Meclisi
1 sayfadaki 1 sayfası
Güneş Doğarken Avrupa'ya, Toplandı Burgund'un Meclisi
Küçük beylik konağının tam arkasından doğuyordu güneş, dünyayı bir kez daha ısıtmak için.
"Güneş çok ilginç bir şey, o kadar yolu kat edip de yolunu nasıl kaybetmez? Zamanını neden şaşırmaz?" Düşünceli gözler iyiden iyiye parlamaya başlayan güneşten çekilerek yanında yürüyen Axel'e kaydı. Tüy kadar hafif adımlarıyla ondan çok daha hızlı yürüyordu. Konseye katmak için yanında, onu seçmişti Karlheinz, zekasına ve sadıklığına bir çok kere şahit olduğu arkadaşını.
Babası toplantı yeri olarak "Araf Koruluğu"nu seçmişti. Buraya Araf denmesinin nedeni koruyu tam ortadan ikiye bölen küçük çayın bir yanında parlak çiçekli meyve bahçeleri, bakımlı çalılar, göze hoş gelen çiçeklerle dolu bir cennet vardı. Bir diğer tarafında ise bir yangından sonra mahvolmuş, yanmış ağaçlarla ve çorak topraklarla kaplı bir cehennem. Bu küçük çayın üzerine kurulu genişçe bir taş köprü vardı. Taş köprünün tam ortasından yükselen bir dikilitaş, üzerinde sırasıyla tüm Burgund şeflerinin isimleri vardı. Her konsey üyesi kendi sandalyesini ve birer arkadaşını getirerek dikilitaşın etrafına dizildi. Karlheinz'ın babası Eric Leonhard, son Burgund Şefi, ayağa kalktı :
"Sessizlik!" diye gürledi. Artık grileşmeye başlayan kahverengi ve gür sakalları güneşin ışıklarını yansıtıyordu. "Meclisi topladım. Çünkü Burgund Halkı'nın duruşu iyi değildir. Bu gidişle Roma gibi oğlanlar devletine döneriz!" Mecliste fısıltılar oldu. Eric herkesin susmasını bekledi. Tam olarak sessizlik sağlandığında tekrar konuştu: "Hanidir savaş görmedi yüreğiniz! Hanidir kanla sulamadınız sakallarınızı! Hanidir hanımlar gibi evde çocuk bakarsınız! Lombard'lar savaş hazırlıkları yapıyor, etrafta ajanları kol geziyor. Bizler öylesine bekleyecek miyiz! Hayır, cesur Burgund'lar, biz de hazırlanacağız! Zaman atalarımızın savaşçı kanını ortaya çıkarma, gerekirse o kandan biraz bağışlama zamanıdır!"
Sesi tanrılar gibiydi, gözlerinden ateş püskürüyordu. Öfkesi jestlerine ve mimiklerine yansımıştı. Karlheinz'ın yüreği de bu ateşleyici konuşmadan payını almıştı zira bacakları oynuyordu durduk yere, elleri titriyordu. Meclisin tepkisini görmek için etrafına bakındı, herkes ya onaylarcasına başını sallıyor, ya Karlheinz gibi yerinde duramaz bir halde oturuyordu. Bir kaç kişi vardı sadece, onlarsa düşünceli gözlerle uzakları süzüyorlardı. Şef Eric tekrar konuştu:
"Lombard'lara karşı hazırlanmalıyız. Fırtına yakındır. Henüz bir savaş yok, peki ya olursa? İşte bu ihtimali gözden kaçıramayız. Oğlum Karlheinz?"
Karlheinz bizzat kendisine yöneltilen soruya şaşırarak kekeledi: "E..efendim, babam?" Cevapladı Şef Eric:
"Oğlum, seni savaşa hazırlık için yetkili kıldım. Git ve bulabildiğin kadar asker bul, demircilerle konuş ve zırhlar yaptır, baltalar dövdürt kor ateşlerde. Lombardları öğren, casuslar kullan. Yapabileceğin her şeyi yap. Vatanımız için." Konseye döndü. Ve aniden hafif ses tonu bir kükremeye dönüştü:"BURGUNDLAR İÇİN!"
Konsey ayağa kalktı: "BURGUNDLAR İÇİN! BURGUNDLAR İÇİN! BURGUNDLAR İÇİN!..."
Babasına baktı Karlheinz. Hafif bir tebessümle kıvrılmıştı sakalının altından dudakları. Gözleri akıtmamaya uğraş verdiği yaşlarla parlıyordu. Yumruğunu havaya kaldırıp konseye katıldı:
"BURGUNDLAR İÇİN!"
-RP SONU-
"Güneş çok ilginç bir şey, o kadar yolu kat edip de yolunu nasıl kaybetmez? Zamanını neden şaşırmaz?" Düşünceli gözler iyiden iyiye parlamaya başlayan güneşten çekilerek yanında yürüyen Axel'e kaydı. Tüy kadar hafif adımlarıyla ondan çok daha hızlı yürüyordu. Konseye katmak için yanında, onu seçmişti Karlheinz, zekasına ve sadıklığına bir çok kere şahit olduğu arkadaşını.
Babası toplantı yeri olarak "Araf Koruluğu"nu seçmişti. Buraya Araf denmesinin nedeni koruyu tam ortadan ikiye bölen küçük çayın bir yanında parlak çiçekli meyve bahçeleri, bakımlı çalılar, göze hoş gelen çiçeklerle dolu bir cennet vardı. Bir diğer tarafında ise bir yangından sonra mahvolmuş, yanmış ağaçlarla ve çorak topraklarla kaplı bir cehennem. Bu küçük çayın üzerine kurulu genişçe bir taş köprü vardı. Taş köprünün tam ortasından yükselen bir dikilitaş, üzerinde sırasıyla tüm Burgund şeflerinin isimleri vardı. Her konsey üyesi kendi sandalyesini ve birer arkadaşını getirerek dikilitaşın etrafına dizildi. Karlheinz'ın babası Eric Leonhard, son Burgund Şefi, ayağa kalktı :
"Sessizlik!" diye gürledi. Artık grileşmeye başlayan kahverengi ve gür sakalları güneşin ışıklarını yansıtıyordu. "Meclisi topladım. Çünkü Burgund Halkı'nın duruşu iyi değildir. Bu gidişle Roma gibi oğlanlar devletine döneriz!" Mecliste fısıltılar oldu. Eric herkesin susmasını bekledi. Tam olarak sessizlik sağlandığında tekrar konuştu: "Hanidir savaş görmedi yüreğiniz! Hanidir kanla sulamadınız sakallarınızı! Hanidir hanımlar gibi evde çocuk bakarsınız! Lombard'lar savaş hazırlıkları yapıyor, etrafta ajanları kol geziyor. Bizler öylesine bekleyecek miyiz! Hayır, cesur Burgund'lar, biz de hazırlanacağız! Zaman atalarımızın savaşçı kanını ortaya çıkarma, gerekirse o kandan biraz bağışlama zamanıdır!"
Sesi tanrılar gibiydi, gözlerinden ateş püskürüyordu. Öfkesi jestlerine ve mimiklerine yansımıştı. Karlheinz'ın yüreği de bu ateşleyici konuşmadan payını almıştı zira bacakları oynuyordu durduk yere, elleri titriyordu. Meclisin tepkisini görmek için etrafına bakındı, herkes ya onaylarcasına başını sallıyor, ya Karlheinz gibi yerinde duramaz bir halde oturuyordu. Bir kaç kişi vardı sadece, onlarsa düşünceli gözlerle uzakları süzüyorlardı. Şef Eric tekrar konuştu:
"Lombard'lara karşı hazırlanmalıyız. Fırtına yakındır. Henüz bir savaş yok, peki ya olursa? İşte bu ihtimali gözden kaçıramayız. Oğlum Karlheinz?"
Karlheinz bizzat kendisine yöneltilen soruya şaşırarak kekeledi: "E..efendim, babam?" Cevapladı Şef Eric:
"Oğlum, seni savaşa hazırlık için yetkili kıldım. Git ve bulabildiğin kadar asker bul, demircilerle konuş ve zırhlar yaptır, baltalar dövdürt kor ateşlerde. Lombardları öğren, casuslar kullan. Yapabileceğin her şeyi yap. Vatanımız için." Konseye döndü. Ve aniden hafif ses tonu bir kükremeye dönüştü:"BURGUNDLAR İÇİN!"
Konsey ayağa kalktı: "BURGUNDLAR İÇİN! BURGUNDLAR İÇİN! BURGUNDLAR İÇİN!..."
Babasına baktı Karlheinz. Hafif bir tebessümle kıvrılmıştı sakalının altından dudakları. Gözleri akıtmamaya uğraş verdiği yaşlarla parlıyordu. Yumruğunu havaya kaldırıp konseye katıldı:
"BURGUNDLAR İÇİN!"
-RP SONU-
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz