Eve Dönüş
3 posters
Kavimler Savaşı :: KAFKASYA :: Kotais
1 sayfadaki 1 sayfası
Eve Dönüş
470 Yılı Ağustos Ayının 28inci Günü
Grup, Doğu Roma ve Colchis'i ayıran sınıra yakın bir köyden geçti. Küçük köy, sanki kendi sırasını bekleyen ve birçok köylüyü öldüren veba, açlık ve delilik üzerine kuruluydu. Uzun bir zaman önce refah içinde oldukları belliydi. Şimdi ise cüretkar yaban hayvanlarının ve yağmacıların akınları yüzünden çöken kil tuğlalı evlerin yerinde barakalar ve geçici korunaklar duruyordu. Herhangi bir sebepten dolayı köy hiç yokedilmemişti. Sadece kendi kendine eriyip gitmeye devam ediyordu, içinde yaşayanlar gibi.
Bu silahlı küçük grubun görünmesi köyü pek az neşelendirmişti. Aslında köylüler, bu silahlı ve atlı adamların köyün yol diye nitelendirebileceği tek şey olan çamurdan patikadan at sırtında geçiş şekillerine karşı basit bir içerlemeden fazlasını hissetmiş olmalıydılar. Önce Roma'nın şimdide Doğu Roma'nın binbir bahaneyle kurutup bir kenarda unuttuğu köy sakinleri her gün sürdürdükleri yaşam tarzından daha iyi olduğunu varsaydıkları bir yaşam tarzına sahip bu atlı gruba içerliyordu.
Grubun başında zincir zırhı içinde ve iyice uzamış bakımsız sakallarıyla Eski Kumandan Barva Mjora at sürüyordu. Atının yanına asılı kalkanın üzerinden Doğu Roma'nın ve 8. Lejyon'un sembolleri kazınırcasına silinmişti. Arkasından dökülen mor pelerin, kanatları kısmen açık ve bir atmacaya benzeyen bir kopça ile tutturulmuştu.
Zırhları daha çok yıpranmış ve pelerinleri liderlerine nazaran daha sade olsa da, biniciler de Mjora gibi giyinmişlerdi. Kumandanın pelerini rütbesinin bir göstergesiydi - Trakya ve ötesinde büyük işler başarmış, Bizans'ın Ünlü 8inci Lejyonu'nun Eski Kumandanı.
Atlarını sürerlerken, Kumandan sol yanındaki biniciye hızlıca bir göz attı. Şahin gibi yüz hatları ve yola çıktıklarından beri grubun her üyesi gibi saldığı sakalıyla korkutucu duruyordu ihtiyar Yunanlı Ikarus. Tam elli yaşındaydı ve pek çok kumandanın gelip geçtiğini görmüştü ama sadece yanında at sürdüğü adama hayatını adamıştı. Son otuz üç yılını Orduya adayıp sürekli asker yetiştirmiş bir yetimdi ve şimdi dünyanın bir ucunda doğru düzgün bilmediği bir halkın özgürlüğü için çarpışmaya gidiyordu.
Sağında ise bir Sarmat kızı at biniyordu, Leira. Bizans içinde kendine bir yer bulmuş başka bir ölü halk soyuydu o da. Yay ve kısa hafif kılıçlarıyla en olmadık zamanlarda en olmayacakları devirerek, alınamayacak şehirlerin kapılarını açarak yükselmişti kız. Leira'yı çok gençken yaşamı için bıçaklarını ölümüne ve ustaca kullanırken bulmuştu Barva, kız o gün bugündür yanındaydı ve arkasını daha iyi kim korurdu bilmiyordu Kumandan.
Arkadan at süren üçlüden ikisi Komutan gibi birer Kolkhet, birer Egrisili olan Mirdat ve Tsate'idi, diğeri ise ahçıları ve sürekli satırıyla dolaşan bir Britanyalı Urien'di. Mirdat ve Tsate aynı köyden esir düşmüş ve yetenekleri farkedilince orduya alınmış yirmilerinin ortalarına yeni gelmiş iki Egrisiliydiler. Okçuluk ve izcilikteki yetenekleri onları eşsiz kılıyordu, doğanın onlara verdiği herşeyi avantajlarına kullanabilirlerdi. Barva'yı cehenneme kadar izlerdiler.
Urien ise tam bir sır küpüydü. Dev Britanyalının nasıl olup da Doğu Roma Ordusunda, hemde ahçı olarak yer aldığını kimse bilmiyordu. Ama o bile Kumandan Mjora'ya sadakat yemini etmişti.
Köyden çıkıp ta sınıra ulaştıklarında Mjora Grubu durdurdu ve geriye, artık uzakta bir nokta olmuş olan köye baktı. Hiç kimse öyle bir yaşamı hak etmez! İşte bunun benim halkımın başına gelmemesi için buradayım! dedi ve atını sınıra doğru koşturdu. Böylece başladı Barva Mjora'nın Kadim Colchis topraklarındaki macerası... Kutaisi yolunda amaçlarını halka anlatacak ve destekçiler toplayarak ilerleyeceklerdi, belki tarihi değiştirecekler belkide diğer pek çok isyan gibi sonları aç kuzgunlara bırakılmak olacaktı...
Grup, Doğu Roma ve Colchis'i ayıran sınıra yakın bir köyden geçti. Küçük köy, sanki kendi sırasını bekleyen ve birçok köylüyü öldüren veba, açlık ve delilik üzerine kuruluydu. Uzun bir zaman önce refah içinde oldukları belliydi. Şimdi ise cüretkar yaban hayvanlarının ve yağmacıların akınları yüzünden çöken kil tuğlalı evlerin yerinde barakalar ve geçici korunaklar duruyordu. Herhangi bir sebepten dolayı köy hiç yokedilmemişti. Sadece kendi kendine eriyip gitmeye devam ediyordu, içinde yaşayanlar gibi.
Bu silahlı küçük grubun görünmesi köyü pek az neşelendirmişti. Aslında köylüler, bu silahlı ve atlı adamların köyün yol diye nitelendirebileceği tek şey olan çamurdan patikadan at sırtında geçiş şekillerine karşı basit bir içerlemeden fazlasını hissetmiş olmalıydılar. Önce Roma'nın şimdide Doğu Roma'nın binbir bahaneyle kurutup bir kenarda unuttuğu köy sakinleri her gün sürdürdükleri yaşam tarzından daha iyi olduğunu varsaydıkları bir yaşam tarzına sahip bu atlı gruba içerliyordu.
Grubun başında zincir zırhı içinde ve iyice uzamış bakımsız sakallarıyla Eski Kumandan Barva Mjora at sürüyordu. Atının yanına asılı kalkanın üzerinden Doğu Roma'nın ve 8. Lejyon'un sembolleri kazınırcasına silinmişti. Arkasından dökülen mor pelerin, kanatları kısmen açık ve bir atmacaya benzeyen bir kopça ile tutturulmuştu.
Zırhları daha çok yıpranmış ve pelerinleri liderlerine nazaran daha sade olsa da, biniciler de Mjora gibi giyinmişlerdi. Kumandanın pelerini rütbesinin bir göstergesiydi - Trakya ve ötesinde büyük işler başarmış, Bizans'ın Ünlü 8inci Lejyonu'nun Eski Kumandanı.
Atlarını sürerlerken, Kumandan sol yanındaki biniciye hızlıca bir göz attı. Şahin gibi yüz hatları ve yola çıktıklarından beri grubun her üyesi gibi saldığı sakalıyla korkutucu duruyordu ihtiyar Yunanlı Ikarus. Tam elli yaşındaydı ve pek çok kumandanın gelip geçtiğini görmüştü ama sadece yanında at sürdüğü adama hayatını adamıştı. Son otuz üç yılını Orduya adayıp sürekli asker yetiştirmiş bir yetimdi ve şimdi dünyanın bir ucunda doğru düzgün bilmediği bir halkın özgürlüğü için çarpışmaya gidiyordu.
Sağında ise bir Sarmat kızı at biniyordu, Leira. Bizans içinde kendine bir yer bulmuş başka bir ölü halk soyuydu o da. Yay ve kısa hafif kılıçlarıyla en olmadık zamanlarda en olmayacakları devirerek, alınamayacak şehirlerin kapılarını açarak yükselmişti kız. Leira'yı çok gençken yaşamı için bıçaklarını ölümüne ve ustaca kullanırken bulmuştu Barva, kız o gün bugündür yanındaydı ve arkasını daha iyi kim korurdu bilmiyordu Kumandan.
Arkadan at süren üçlüden ikisi Komutan gibi birer Kolkhet, birer Egrisili olan Mirdat ve Tsate'idi, diğeri ise ahçıları ve sürekli satırıyla dolaşan bir Britanyalı Urien'di. Mirdat ve Tsate aynı köyden esir düşmüş ve yetenekleri farkedilince orduya alınmış yirmilerinin ortalarına yeni gelmiş iki Egrisiliydiler. Okçuluk ve izcilikteki yetenekleri onları eşsiz kılıyordu, doğanın onlara verdiği herşeyi avantajlarına kullanabilirlerdi. Barva'yı cehenneme kadar izlerdiler.
Urien ise tam bir sır küpüydü. Dev Britanyalının nasıl olup da Doğu Roma Ordusunda, hemde ahçı olarak yer aldığını kimse bilmiyordu. Ama o bile Kumandan Mjora'ya sadakat yemini etmişti.
Köyden çıkıp ta sınıra ulaştıklarında Mjora Grubu durdurdu ve geriye, artık uzakta bir nokta olmuş olan köye baktı. Hiç kimse öyle bir yaşamı hak etmez! İşte bunun benim halkımın başına gelmemesi için buradayım! dedi ve atını sınıra doğru koşturdu. Böylece başladı Barva Mjora'nın Kadim Colchis topraklarındaki macerası... Kutaisi yolunda amaçlarını halka anlatacak ve destekçiler toplayarak ilerleyeceklerdi, belki tarihi değiştirecekler belkide diğer pek çok isyan gibi sonları aç kuzgunlara bırakılmak olacaktı...
Barva Mjora- Mesaj Sayısı : 58
Kayıt tarihi : 27/08/10
Konum : Başkent Kotais
Rütbe : Colchis Halk Lideri
Geri: Eve Dönüş
470 Yılı Eylül Ayının 29uncu Günü
Grup üç hafta önce Kotais'e girmiş yolda rastladıkları köy ve kasabalarda ileri gelenlerle görüşmüşlerdi. Barva herkese yaşanan bu kaostan kurtulmak gerektiğini anlatıyordu ve ilgi çekiyordu ama daha fazlasının olması gerekliydi. Geçen zaman boyunca Kotais'de iki üç günlük dinlenmelerin ardından başka köy ve kasabalara da gitmişlerdi, pek çok kişi Barva'nın kim olduğunu ve 395 yılında Roma destekli Iberialılarca öldürülen Kral Baraz'ın soyu olduğunu öğrenmişlerdi. O günden beri Colchis coğrafyası kaosun pençesindeydi.
Küçük bir Handa kalıyor, sık sık şehrin ileri gelenleriyle konuşuyorlardı. Laira, Ikarus ve Urien sürekli Barva ile kalırken, Mirdat ve Tsate devamlı olarak etrafta neler olup bittiğini öğrenmek için yolculuklarını sıklaştırmışlardı. Barva'nın varlığı pek çok kişinin ilgisini çektiği gibi bazılarınında düşmanlığını çekiyordu; Doğu Roma yandaşlarının, kendileri hükmetmek isteyenlerin, vs.
Yorulmuştu Kumandan, yılları savaşarak geçtikten sonra şimdi politikanın içindeydi, yeniden savaşacağı günler için bu olmalıydı ama. Barva ve Ikarus'un Bizans politikasından öğrendikleri hamlelerle hareket ediyorlardı artık. Bazen küçük şehrin arka sokaklarında acımasız ama hızlı bıçak diplomasisiyle iş görülmeye başlamıştı. Bütün yorgunluğuna rağmen kararlıydı Mjora, bu topraklar birleşecek ve yeniden tek bayrak altında yaşayacaklardı.
Urien, Han mutfağından elinde sıcak yemeklerin olduğu tabaklarla dönerken gülümsedi Kumandan, Britanyalı burada bile Grubun yemeklerini kendi pişiriyordu ve Hancı ile aralarında çıkan ufak tartışmada hancı, çalışanlar ve birkaç müdavim dahil olmak üzere tam 7 kişiyi tartaklamıştı. Ikarus'un dediği gibi; Çok yakınız Kumandan, çok yakınız ama açacağımız kapı daha belli değil! diye geçirdi aklından. İhtiyar haklıydı, insanlar onu tanımış bir Bizans kuklası olmadığını ve gerçek amacını anlamışlardı, ama Barva'yı onları örgütleyecek, bir araya getirecek kişi yapacak yol hala sisliydi...
Grup üç hafta önce Kotais'e girmiş yolda rastladıkları köy ve kasabalarda ileri gelenlerle görüşmüşlerdi. Barva herkese yaşanan bu kaostan kurtulmak gerektiğini anlatıyordu ve ilgi çekiyordu ama daha fazlasının olması gerekliydi. Geçen zaman boyunca Kotais'de iki üç günlük dinlenmelerin ardından başka köy ve kasabalara da gitmişlerdi, pek çok kişi Barva'nın kim olduğunu ve 395 yılında Roma destekli Iberialılarca öldürülen Kral Baraz'ın soyu olduğunu öğrenmişlerdi. O günden beri Colchis coğrafyası kaosun pençesindeydi.
Küçük bir Handa kalıyor, sık sık şehrin ileri gelenleriyle konuşuyorlardı. Laira, Ikarus ve Urien sürekli Barva ile kalırken, Mirdat ve Tsate devamlı olarak etrafta neler olup bittiğini öğrenmek için yolculuklarını sıklaştırmışlardı. Barva'nın varlığı pek çok kişinin ilgisini çektiği gibi bazılarınında düşmanlığını çekiyordu; Doğu Roma yandaşlarının, kendileri hükmetmek isteyenlerin, vs.
Yorulmuştu Kumandan, yılları savaşarak geçtikten sonra şimdi politikanın içindeydi, yeniden savaşacağı günler için bu olmalıydı ama. Barva ve Ikarus'un Bizans politikasından öğrendikleri hamlelerle hareket ediyorlardı artık. Bazen küçük şehrin arka sokaklarında acımasız ama hızlı bıçak diplomasisiyle iş görülmeye başlamıştı. Bütün yorgunluğuna rağmen kararlıydı Mjora, bu topraklar birleşecek ve yeniden tek bayrak altında yaşayacaklardı.
Urien, Han mutfağından elinde sıcak yemeklerin olduğu tabaklarla dönerken gülümsedi Kumandan, Britanyalı burada bile Grubun yemeklerini kendi pişiriyordu ve Hancı ile aralarında çıkan ufak tartışmada hancı, çalışanlar ve birkaç müdavim dahil olmak üzere tam 7 kişiyi tartaklamıştı. Ikarus'un dediği gibi; Çok yakınız Kumandan, çok yakınız ama açacağımız kapı daha belli değil! diye geçirdi aklından. İhtiyar haklıydı, insanlar onu tanımış bir Bizans kuklası olmadığını ve gerçek amacını anlamışlardı, ama Barva'yı onları örgütleyecek, bir araya getirecek kişi yapacak yol hala sisliydi...
Barva Mjora- Mesaj Sayısı : 58
Kayıt tarihi : 27/08/10
Konum : Başkent Kotais
Rütbe : Colchis Halk Lideri
Geri: Eve Dönüş
Khise , Kotais'in en namlı "ayyaş"larındandı.İstediği hana girer, istediği kadar içer; isterse hesabı ödemez, isterse sevmediği birine ödetirdi.Şehirde ondan korkmayan birini bulmak zordu, belki de bunda aşırı gelişmiş kol kasları etkiliydi, belki de ne kadar içse de asla kendinden geçmemesi.
Khise hana girdiği gibi şakşakçıları hemen gözlerini ona dikti.Khise her zaman etkili bir giriş yapmayı sevmişti, bugün de farklı bir gün değildi sonuçta.Barda duran bir şişeyi sakince alıp yarısını bir dikişte içerken hancı aklına gelen sözleri yuttu.Birisinin şişeye el attığını gördüğünde kavradığı sopayı yavaşça yere bıraktı, Khise o sopayı iki parmağıyla kırabilirdi.
Zorba adam -bununla gerçekten de gurur duyuyordu- handa gözlerini gezdirdi.Çok çelimsiz görünenleri, fakir insanları istemsizce geçti.O, hep dişine göre bir rakip arardı, şakşakçıları ne düşünürse düşünsün, onun da bir onuru vardı ve Khise'ye göre bu onur, adam patakladıkça büyüyordu.
Bu sırada gözleri hanın en iyi masalarından birine kurulmuş bir gruba ilişti.İri yarı, savaşçı görünümlü adamlar vardı orada, afiyetle karınlarını doyuruyorlardı.Ancak Khise'nin dikkatini çeken açlıklarını dindiren adamlar değildi, en köşede oturan, yanındaki adamlardan daha az yabani gözükmeyen kadındaydı.Khise, bir zorba olarak istediğini almaya alışmıştı ancak güzeli çirkinden ayırmada güçlüyü zayıftan ayırmakta olduğu gibi ustaydı.
Khise elinde şişeyle oraya yönelirken hanın yarısı onun yanında toplandı bir anda, bazıları aceleci fısıltılarla bu adamlardan birinin az önce mutfakta yaptıklarını anlatıyordu, bazılarıysa adamların lideri olduğu anlaşılan adam hakkındaki dedikodularla Khise'yi daha da kışkırtmaya çalışıyordu.
Ancak buna hiç de gerek yoktu.
Khise hana girdiği gibi şakşakçıları hemen gözlerini ona dikti.Khise her zaman etkili bir giriş yapmayı sevmişti, bugün de farklı bir gün değildi sonuçta.Barda duran bir şişeyi sakince alıp yarısını bir dikişte içerken hancı aklına gelen sözleri yuttu.Birisinin şişeye el attığını gördüğünde kavradığı sopayı yavaşça yere bıraktı, Khise o sopayı iki parmağıyla kırabilirdi.
Zorba adam -bununla gerçekten de gurur duyuyordu- handa gözlerini gezdirdi.Çok çelimsiz görünenleri, fakir insanları istemsizce geçti.O, hep dişine göre bir rakip arardı, şakşakçıları ne düşünürse düşünsün, onun da bir onuru vardı ve Khise'ye göre bu onur, adam patakladıkça büyüyordu.
Bu sırada gözleri hanın en iyi masalarından birine kurulmuş bir gruba ilişti.İri yarı, savaşçı görünümlü adamlar vardı orada, afiyetle karınlarını doyuruyorlardı.Ancak Khise'nin dikkatini çeken açlıklarını dindiren adamlar değildi, en köşede oturan, yanındaki adamlardan daha az yabani gözükmeyen kadındaydı.Khise, bir zorba olarak istediğini almaya alışmıştı ancak güzeli çirkinden ayırmada güçlüyü zayıftan ayırmakta olduğu gibi ustaydı.
Khise elinde şişeyle oraya yönelirken hanın yarısı onun yanında toplandı bir anda, bazıları aceleci fısıltılarla bu adamlardan birinin az önce mutfakta yaptıklarını anlatıyordu, bazılarıysa adamların lideri olduğu anlaşılan adam hakkındaki dedikodularla Khise'yi daha da kışkırtmaya çalışıyordu.
Ancak buna hiç de gerek yoktu.
Tarih Baba- Mesaj Sayısı : 164
Kayıt tarihi : 26/08/10
Rütbe : Kurgucu
Geri: Eve Dönüş
Yemek devam ederken olanları ilk farkedenler Ikarus ve Leira oldu, bela geliyorum dememiş, adeta çığlık atmıştı hana adım atar atmaz. Grup sakindi, bu tür adamlar dünyanın her yerinde aynıydılar, kendilerince bir ünleri vardı ve bunu korumalıydılar. Öyle olsundu, muhtemelen önce Leira'ya gidecek sonrada diğerlerini kavgaya çekmek isteyecekti. O an hafifçe güldü, Leira'ya gerçekten gitmeliydi bu çam yarması ama gittiği gibi mi dönerdi orası muallaktaydı.
Herkes çoktan hazırdı ancak bekliyor ve yemeğe devam ediyorlardı. Urien adamı satırıyla tek seferde ikiye bölebilirdi, Leira kılıcının tek hareketiyle hadım edebilirdi, Ikarus ise rahatlıkla laf kalabalığına getirip ortamdan uzayıp giderdi, ama ortalıktaki horoz olmak isteyen Barva'ydı ve bu iş bir süre sonra ona kalacaktı... Bıraktı Leira açılışı yapsın...
Herkes çoktan hazırdı ancak bekliyor ve yemeğe devam ediyorlardı. Urien adamı satırıyla tek seferde ikiye bölebilirdi, Leira kılıcının tek hareketiyle hadım edebilirdi, Ikarus ise rahatlıkla laf kalabalığına getirip ortamdan uzayıp giderdi, ama ortalıktaki horoz olmak isteyen Barva'ydı ve bu iş bir süre sonra ona kalacaktı... Bıraktı Leira açılışı yapsın...
Barva Mjora- Mesaj Sayısı : 58
Kayıt tarihi : 27/08/10
Konum : Başkent Kotais
Rütbe : Colchis Halk Lideri
Geri: Eve Dönüş
Uzun ve yorucu yolculuklarında kısa molalarla yetinmek zorunda kaldıkları için iyi bir hanın özlemini duyuyordu kadın. Temizlenmeli, doğru dürüst beslenip toparlanmalıydı.
Haftalar sonunda eskisine göre daha yerleşik bir yaşamları olmuştu. Artık civarda tanınıyorlardı. Zamanla daha çok takipçileri olacağından emindi. Bu sabır gerektiren bir işti. Neyse ki sabır ve gereken diğer özellikler Barva'da zaten mevcuttu.
Han mutfağından gelen güzel kokular iştahını kabartırken, masaları hızla donatıldı. Herkes masadaki yerini aldıktan sonra keyifli bir sohbet eşliğinde yemeye başladılar. Hanı dolduran adamların bazıları dolu ağızlarını olağanca iğrençliğiyle açmış gülüyorlar, bazıları da burun buruna vermiş sırlarını paylaşır gibi sohbet ediyorlardı. Çoğu ergenliğe yeni adım atmış genç kızdan oluşan ayak takımı servislerle meşguldü.
Elinde yarı yarıya boşalmış şişesi, ağır adımları ve burnu havada tavrıyla masalarına yaklaşan adamı fark ettiğinde Ikarus ile göz göze geldi. Adamın hedefinde kendisinin olduğunu biliyordu, masaya ulaşana kadar onu görmezden gelip, sakince yemeğiyle ilgilendi. Artık dikkatlerin çoğu onlardaydı. Başını kaldırıp ayyaşla yüzleşmeden önce Barva'ya zor fark edilecek şekilde sırıttı. Bu gece biraz hareket kazanacaktı han belli ki. Belindeki kılıcı yerinden hafifçe gevşetti. Mümkün olduğunca ciddi bir ifade takınıp adamla göz göze geldi.
Başıyla masayı işaret ederek;
"Bana kalırsa, altı kişi için bile yeterince küçük. Eğer isteğiniz bize katılmaksa..."
Haftalar sonunda eskisine göre daha yerleşik bir yaşamları olmuştu. Artık civarda tanınıyorlardı. Zamanla daha çok takipçileri olacağından emindi. Bu sabır gerektiren bir işti. Neyse ki sabır ve gereken diğer özellikler Barva'da zaten mevcuttu.
Han mutfağından gelen güzel kokular iştahını kabartırken, masaları hızla donatıldı. Herkes masadaki yerini aldıktan sonra keyifli bir sohbet eşliğinde yemeye başladılar. Hanı dolduran adamların bazıları dolu ağızlarını olağanca iğrençliğiyle açmış gülüyorlar, bazıları da burun buruna vermiş sırlarını paylaşır gibi sohbet ediyorlardı. Çoğu ergenliğe yeni adım atmış genç kızdan oluşan ayak takımı servislerle meşguldü.
Elinde yarı yarıya boşalmış şişesi, ağır adımları ve burnu havada tavrıyla masalarına yaklaşan adamı fark ettiğinde Ikarus ile göz göze geldi. Adamın hedefinde kendisinin olduğunu biliyordu, masaya ulaşana kadar onu görmezden gelip, sakince yemeğiyle ilgilendi. Artık dikkatlerin çoğu onlardaydı. Başını kaldırıp ayyaşla yüzleşmeden önce Barva'ya zor fark edilecek şekilde sırıttı. Bu gece biraz hareket kazanacaktı han belli ki. Belindeki kılıcı yerinden hafifçe gevşetti. Mümkün olduğunca ciddi bir ifade takınıp adamla göz göze geldi.
Başıyla masayı işaret ederek;
"Bana kalırsa, altı kişi için bile yeterince küçük. Eğer isteğiniz bize katılmaksa..."
Leira- Mesaj Sayısı : 47
Kayıt tarihi : 29/08/10
Rütbe : Barva Mjora'nın Sağ Kolu / Amazon
Geri: Eve Dönüş
Khise, bir an şapşal şapşal gözlerini kırptı.Bir kadının böyle -ona göre- arsızca konuşması çok şaşırtıcıydı.İçinde ufak bir tereddüt uyandı bir anlığına, belki de kadın yanındaki adamlara güveniyordu.Ancak sonra silkinip kendine geldi.Daha önce hiç kimseye yenilmemişti dövüşte, hiç güvenmese de hanın yarısı yanındaydı.O emrinde 300 adamla Kotais ve çevresinin en namlı çapulcusuyken bir handa kavga mı kaybedecekti?
Khise masaya daha da yaklaşıp boşalttığı şişesini tabakların arasına çarptı.
"Ben Khise.Kotais'in sokaklarının ve Colchis'in yollarının hakimi, 100 Sasani'nin celladı, fillerin katili, lejyon temizleyicisi, güreşte yenilmez ve..." Bakışlarını, arkasında bir kavga beklentisiyle sırıtan adamlara bakarak handa göz gezdirdi.Ardından kıza göz kırparak sözünü tamamladı. "...yatakta geçilmez."
Bu son sözle birlikte han kahkahalarla sallandı.Sözleri komik bulmayanlar bile kendilerini zorlayarak güldüler.Hancı hemen bara yönelip şişeleri topladı, bazı insanlar yemeklerini içkilerini bitirip handan çıkmaya yöneldiler.Khise, sert bir harekete cesaret edebileceklerini sanmasa da kendini ani bir harekete karşı hazırlarken kadına en nahoş gülümsemesini sundu.
Khise masaya daha da yaklaşıp boşalttığı şişesini tabakların arasına çarptı.
"Ben Khise.Kotais'in sokaklarının ve Colchis'in yollarının hakimi, 100 Sasani'nin celladı, fillerin katili, lejyon temizleyicisi, güreşte yenilmez ve..." Bakışlarını, arkasında bir kavga beklentisiyle sırıtan adamlara bakarak handa göz gezdirdi.Ardından kıza göz kırparak sözünü tamamladı. "...yatakta geçilmez."
Bu son sözle birlikte han kahkahalarla sallandı.Sözleri komik bulmayanlar bile kendilerini zorlayarak güldüler.Hancı hemen bara yönelip şişeleri topladı, bazı insanlar yemeklerini içkilerini bitirip handan çıkmaya yöneldiler.Khise, sert bir harekete cesaret edebileceklerini sanmasa da kendini ani bir harekete karşı hazırlarken kadına en nahoş gülümsemesini sundu.
Tarih Baba- Mesaj Sayısı : 164
Kayıt tarihi : 26/08/10
Rütbe : Kurgucu
Geri: Eve Dönüş
Kotais'in sokaklarının ve Colchis'in yollarının hakimi, 100 Sasani'nin celladı, fillerin katili, lejyon temizleyicisi, güreşte yenilmez ve yatakta geçilmez. diye daha yüksek sesle tekrarlayarak ağır ağır kalktı Barva oturduğu yerden... Pelerinini çözdü ve kılıç kemerini Ikarus'a fırlattı; adama gülümseyerek devam etti; Memnun oldum Khise, böyle bir adam açıkçası yatak kısmı hariç işime yarardı ama senin bizlere katılmak gibi bir niyetinin olmadığını sezinliyorum, neyse muhtemelen adımı sanımı öğrenmişsindir o yüzden tanışma faslını geçip şu saydıklarının gerçekliğini görelim. dedi ve önce hasmının ve yandaşlarının hareketlerini süzdü.
Lejyon'a yeni katıldığı ve en tepeye geldiği seneler boyunca sık sık kavga etmişti, Lejyon içinde saygı kazanmanın ilk yoluydu bu; şimdi yine o yolun en başında yine yıllar önce olduğu gibi birisini sopalaması lazımdı, ama bir fark vardı artık o acemi çocuk değildi. Saldırdı!
Lejyon'a yeni katıldığı ve en tepeye geldiği seneler boyunca sık sık kavga etmişti, Lejyon içinde saygı kazanmanın ilk yoluydu bu; şimdi yine o yolun en başında yine yıllar önce olduğu gibi birisini sopalaması lazımdı, ama bir fark vardı artık o acemi çocuk değildi. Saldırdı!
Barva Mjora- Mesaj Sayısı : 58
Kayıt tarihi : 27/08/10
Konum : Başkent Kotais
Rütbe : Colchis Halk Lideri
Geri: Eve Dönüş
Keyifli bir akşam yemeğinin ortasında bitiveren bu eşkiyanın, aldığı cevapla afallayıp, buruşan yüzü Leira'nın keyfini yerine getirmişti. Çok geçmeden kendini toplayan davetsiz misafir sonunda konuştu:
"Ben Khise.Kotais'in sokaklarının ve Colchis'in yollarının hakimi, 100 Sasani'nin celladı, fillerin katili, lejyon temizleyicisi, güreşte yenilmez ve...yatakta geçilmez."
Uzunca bir ünvan listesinin ardından yapmaya geldiği şeyi yapıp, Leira'ya dil uzatmıştı. Soğukkanlılığını görünüşte kaybetmeyen kadın kapalı ağzıyla kocaman gülümseyip, kaşlarını kaldırdı. Masadakilerle teker teker buluşturduğu gözleri gereken mesajı vermişti. Mırıldandı:
"Ah, bunu öğrendiğim iyi oldu doğrusu" derken ayaklanmaya hazırlanıyordu.
Bu sırada Barva söz almıştı. Kısa bir an süren sessizliğin ardından şimşek gibi yerınden fırlayıp ağır masayı kendisiyle aynı anda harekete geçen Urien'in yardımıyla Khise'ye doğru fırlattı. Artık herşey başlamıştı işte. Han eskisine göre çok daha tenhaydı ama yeterınce şamata ve bağırış geliyordu kulağına. Eline geçirdiği iskemleleri silah olarak kullanıyordu, yumruk ve tekmelerinin yanında. Barva, Khise ile ilgilenıyordu. İstese bile ona ulaşamazdı çünkü etrafı onun adamlarıyla sarılıydı. Arkadaşlarının naralarını da işitiyordu. Birden içinden kahkahalarla gülmek geldi. Yüzüne inmek üzere olan bir dirsek darbesinden son anda kurtulunca toparlandı. Bir boşluk anından faydalanıp yemek salonunun kapısını kapatıp sürgüledi, daha fazla düşman isteyeceği son şey olurdu.
"Ben Khise.Kotais'in sokaklarının ve Colchis'in yollarının hakimi, 100 Sasani'nin celladı, fillerin katili, lejyon temizleyicisi, güreşte yenilmez ve...yatakta geçilmez."
Uzunca bir ünvan listesinin ardından yapmaya geldiği şeyi yapıp, Leira'ya dil uzatmıştı. Soğukkanlılığını görünüşte kaybetmeyen kadın kapalı ağzıyla kocaman gülümseyip, kaşlarını kaldırdı. Masadakilerle teker teker buluşturduğu gözleri gereken mesajı vermişti. Mırıldandı:
"Ah, bunu öğrendiğim iyi oldu doğrusu" derken ayaklanmaya hazırlanıyordu.
Bu sırada Barva söz almıştı. Kısa bir an süren sessizliğin ardından şimşek gibi yerınden fırlayıp ağır masayı kendisiyle aynı anda harekete geçen Urien'in yardımıyla Khise'ye doğru fırlattı. Artık herşey başlamıştı işte. Han eskisine göre çok daha tenhaydı ama yeterınce şamata ve bağırış geliyordu kulağına. Eline geçirdiği iskemleleri silah olarak kullanıyordu, yumruk ve tekmelerinin yanında. Barva, Khise ile ilgilenıyordu. İstese bile ona ulaşamazdı çünkü etrafı onun adamlarıyla sarılıydı. Arkadaşlarının naralarını da işitiyordu. Birden içinden kahkahalarla gülmek geldi. Yüzüne inmek üzere olan bir dirsek darbesinden son anda kurtulunca toparlandı. Bir boşluk anından faydalanıp yemek salonunun kapısını kapatıp sürgüledi, daha fazla düşman isteyeceği son şey olurdu.
En son Leira tarafından Paz Ağus. 29, 2010 11:53 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Leira- Mesaj Sayısı : 47
Kayıt tarihi : 29/08/10
Rütbe : Barva Mjora'nın Sağ Kolu / Amazon
Geri: Eve Dönüş
Khise tecrübeli bir savaşçıydı, tetikte olması sayesinde gelen ilk yumruktan kurtulmuştu, ancak zalim çapulcu sert kayaya çarptığını anladı kısa sürede.
Khise'ye son derece sadık 18 adam vardı içeride, hepsi de Khise'nin zaferinden nemalanmak için çıldırmış gibi guruba saldırdı, ancak kayalara çarpan sular gibi geri sektiler.
Barva, kılıcını atmış, Khise ile dövüşüyordu.Dostları ise her biri 3-4 kişiyle güreşiyor, Barva'ya kimsenin yaklaşmasına izin vermiyorlardı.
Barva'nın attığı bir yumruk Khise'nin burnunda patladı, aynı sertlikte bir yumruk da deneyimli lejyonerin sert karın kaslarında noktalandı.Bir başka adam elinde bir sandalye ile Barva'nın arkasından yaklaşırken Leria adamın kafasında bir şişe kırdı.Kıran kırana devam eden dövüş, çoğunlukla Kotaislilerin yere yıkılmasıyla devam ediyordu.
Khise'ye son derece sadık 18 adam vardı içeride, hepsi de Khise'nin zaferinden nemalanmak için çıldırmış gibi guruba saldırdı, ancak kayalara çarpan sular gibi geri sektiler.
Barva, kılıcını atmış, Khise ile dövüşüyordu.Dostları ise her biri 3-4 kişiyle güreşiyor, Barva'ya kimsenin yaklaşmasına izin vermiyorlardı.
Barva'nın attığı bir yumruk Khise'nin burnunda patladı, aynı sertlikte bir yumruk da deneyimli lejyonerin sert karın kaslarında noktalandı.Bir başka adam elinde bir sandalye ile Barva'nın arkasından yaklaşırken Leria adamın kafasında bir şişe kırdı.Kıran kırana devam eden dövüş, çoğunlukla Kotaislilerin yere yıkılmasıyla devam ediyordu.
Tarih Baba- Mesaj Sayısı : 164
Kayıt tarihi : 26/08/10
Rütbe : Kurgucu
Geri: Eve Dönüş
Barva Khise'nin hamlelerini tartarak dövüşüyordu, adamın hayvani bir kudreti vardı ama hiç disiplinize edilmemişti. Gülümsedi; Yanlış Kolkhet'e çattın Khise! dedi sırıtarak ve yumruklarını hızlandırmaya başladı, yakaladığı her boşluktan hamle yapacaktı. Yarmanın şaşkınlığından faydalanmalıydı...
Barva Mjora- Mesaj Sayısı : 58
Kayıt tarihi : 27/08/10
Konum : Başkent Kotais
Rütbe : Colchis Halk Lideri
Geri: Eve Dönüş
İri adam Barva'nın şaşırmasına neden olarak o irilikte bir insandan beklenemeyecek bir hızla eğilerek yumruktan sıydıldı.Yumruk kafasının üstünden geçerken Barva'nın eli Khise'nin kısa kesilmiş saçlarını taramıştı sadece.Khise Barva'nın geri sıçrayarak kurtulduğu bir yumruk atarken "Ne Kolkhet'i be!" diye bağırdı. "Her şeyin bas bas bağırıyor, 'Ben pis bir Romalıyım' diye!"
Ardından sorusunun yarattığı etkiden yararlanmak isteyerek Barva'nın bacak arasına çok ağır bir tekme savurdu.
Ardından sorusunun yarattığı etkiden yararlanmak isteyerek Barva'nın bacak arasına çok ağır bir tekme savurdu.
Tarih Baba- Mesaj Sayısı : 164
Kayıt tarihi : 26/08/10
Rütbe : Kurgucu
Geri: Eve Dönüş
Arkadaşlarının hepsi hala ayaktayken, Khise'nin adamlarının çoğu yerde yarı baygın yatıyordu. Yüzündeki teri kol yenine silip kargaşanın içinde kendine yeni bir av belirledi. Yapılı değil, yalnızca uzun boyluydu gözüne kestirdiği adam. Hamlesini planlamıştı, sadece bekledi. Gözü dönmüş adam pis pis sırıtarak üzerine geldi. Devrilmiş masalardan birinden düşmüş yerde yatıyor olan ağır şarap sürahisini kaptıktan sonra adamın bacaklarının arasına sıkı bir darbe indirip iki büklüm olmasını sağladı, sürahiyi kafasına indirdi. Yere yığılan adamın bütün gece gözlerini açamayacağına bahse girebilirdi. Hız kesmeden adamları haklamaya devam ettiler. Kumandanın da dediği gibi; başlarını belaya sokmak için yalnış seçim yapmışlardı...
Bu kargaşayı artık sonlandırmak istiyordu. Ama herşey bitmeden önce Khise mutlaka Leria'nın yumruğunun tadına bakmalıydı.
Bu kargaşayı artık sonlandırmak istiyordu. Ama herşey bitmeden önce Khise mutlaka Leria'nın yumruğunun tadına bakmalıydı.
Leira- Mesaj Sayısı : 47
Kayıt tarihi : 29/08/10
Rütbe : Barva Mjora'nın Sağ Kolu / Amazon
Geri: Eve Dönüş
Gelen tekmeyle gözleri büyüdü bir an, kaçmaya çabaladı. İşte insanları tanımaman yüzünden sen birkaç yüz adamı idare ederken ben lejyonlar yönettim Khise! dedi gözlerindeki öfke büyürken; Ben esirken senin gibiler buradaki halkı sömürdü. Senin gibi adamlar yüzünden soyum kılıçtan geçirildi, ailem esir edildi, ülkem parçalandı. diye gürledi alacağı darbeleri umursamadan saldırmaya başlarken...
Barva Mjora- Mesaj Sayısı : 58
Kayıt tarihi : 27/08/10
Konum : Başkent Kotais
Rütbe : Colchis Halk Lideri
Geri: Eve Dönüş
Khise, arkasındakilerin bir bir yere yığılmasına hiç tepki vermeden önündeki adamla dövüşüyor, bir yandan da onu tartıyordu.Gerçek bir dövüşte Khise, neredeyse kendisi kadar güçlü ve deneyimli olan adamlarının bu Roma göçmenlerine kök söktüreceğini tahmin etse de bu artık eminlikten çok umuttu.Karşısındaki adam cesaretini ve gücünü kanıtlamıştı, bunlar Khise'nin saygı duyduğu şeylerdi.Yine de artık hırslanıyordu, hiç kimse attığı o tekmenin bir benzerini yedikten sonra ayakta kalamamıştı, bu komutan ise hala ayakta durması bir yana öncekinden de delice saldırıyordu.
Önce bir yumruk suratında patladı, daha gözü şişmeye başlamadan bir diğeri göğüs kafesine denk geldi.Daha fazla dayanamayacağını tahmin edip bir masayı kavradı ve etrafında çevirdi.Masa arkasında kavga eden iki adama birden çarpıp Barva'yı geriletti ama zarar vermeden Khise'nin ellerinden kayıp gitti.
"Senin Roma'n Kolkhetleri kesti!Senin Roma'n bizi bu hale getirdi!Bir de kalkmış utanmadan lejyonlardan söz ediyorsun, halkın nerede senin acaba?!"
Önce bir yumruk suratında patladı, daha gözü şişmeye başlamadan bir diğeri göğüs kafesine denk geldi.Daha fazla dayanamayacağını tahmin edip bir masayı kavradı ve etrafında çevirdi.Masa arkasında kavga eden iki adama birden çarpıp Barva'yı geriletti ama zarar vermeden Khise'nin ellerinden kayıp gitti.
"Senin Roma'n Kolkhetleri kesti!Senin Roma'n bizi bu hale getirdi!Bir de kalkmış utanmadan lejyonlardan söz ediyorsun, halkın nerede senin acaba?!"
Tarih Baba- Mesaj Sayısı : 164
Kayıt tarihi : 26/08/10
Rütbe : Kurgucu
Geri: Eve Dönüş
Barva'nın öfkesi dinmemişti, bir boğa gibi nefes alıyordu ama o an dindi öfkesi, bir Romalı kılığındaydı ama orduyu terk etmiş beş parasız birisi olarak artık başka kıyafeti yoktu. Benim halkım burada! Benim halkım sensin! Benim halkım şu dayak yiyen herifler! Doksan yıl önce Baraz'a ihanet edilmedi mi? En güvendikleri onu hançerleyip Romalılara fırsat vermediler mi? Baraz'ın soyunun esir edilmesine kim karşı koydu? Bunların sorumlusu da ben miyim? Cevap ver! Benim ailemin gururu Constantinople sarayında her gün çiğnenirken kim yardım etti bize? Babam köle olarak hastalıktan ölürken sizler en azından kendi evlerinizde özgür olarak öldünüz. Bütün o soydan hayatta kalan tek kişi benim. Özgür kalmak için, halkımı özgür kılmak için geri döndüm! diye bağırıyordu.
Bir süre sonra sakinleşti, öfkesini bastırdı; Ben bana ait olanı almaya, Romalılara diz çöktürmeye geldim. Onlardan biri gibi o kaos ve ihanet çukurunda yetiştim ama asla kim olduğumu unutmadım. Nereye ait olduğumu unutmadım, ben bir Kolkhetim ve hep öyleydim, öyle de kalacağım. Ama sorun şu sizler artık özgür kalmak yeniden eski günlere dönmek istiyor musunuz? En eski düşmanların bile doyun eğdiremediği o cesur halk hala yüreklerinizde hayatta mı? diye devam etti.
Ben Doğu Roma VIII Lejyon Legatus'u değil Egrisi Kralı Colchis hakimi Baraz'ın soyundan Barva Mjora'yım adım rüzgar, soyadım güneş... Ya benimlesiniz yada bu karanlığın içinde yitip gidecek olanlardan. Cevap ver Khise, adamlarınla kendi halkını soyarak onursuzca mı yaşayacaksın? Yoksa söylediğin gibi bir Romalı katili ve Sasani celladı mı olacaksın?
Bir süre sonra sakinleşti, öfkesini bastırdı; Ben bana ait olanı almaya, Romalılara diz çöktürmeye geldim. Onlardan biri gibi o kaos ve ihanet çukurunda yetiştim ama asla kim olduğumu unutmadım. Nereye ait olduğumu unutmadım, ben bir Kolkhetim ve hep öyleydim, öyle de kalacağım. Ama sorun şu sizler artık özgür kalmak yeniden eski günlere dönmek istiyor musunuz? En eski düşmanların bile doyun eğdiremediği o cesur halk hala yüreklerinizde hayatta mı? diye devam etti.
Ben Doğu Roma VIII Lejyon Legatus'u değil Egrisi Kralı Colchis hakimi Baraz'ın soyundan Barva Mjora'yım adım rüzgar, soyadım güneş... Ya benimlesiniz yada bu karanlığın içinde yitip gidecek olanlardan. Cevap ver Khise, adamlarınla kendi halkını soyarak onursuzca mı yaşayacaksın? Yoksa söylediğin gibi bir Romalı katili ve Sasani celladı mı olacaksın?
Barva Mjora- Mesaj Sayısı : 58
Kayıt tarihi : 27/08/10
Konum : Başkent Kotais
Rütbe : Colchis Halk Lideri
Geri: Eve Dönüş
Khise, ağzını açtı ama 'Romalı' bağırıp çağırırken aklına diyecek bir şey gelmedi, bombardıman geçtikten sonra yine ağzını açıp kapadı ama öyle şapşal şapşal bakmayı sürdürdü.Belki yediği yumruklardan, belki de talihin işine inanamamasından soru dakikalar sonra geldi, "Sen Baraz'ın torunu musun?"
Romalının bir daha bağırmaya başlayacakmış gibi nefes almasına bakarken Khise'nin bir cevaba ihtiyacı yoktu, o ne kadar gücün getirdiği şeylerden faydalanmayı bilen (ve seven) biri olsa da cesaret ve onurla atan bir kalbe sahipti, ve o kalp şimdi karşısında duran bu adama inanıyordu.
Bu düşünceleri "Sana inanıyorum Romalı." diye dile getirdi."Ben inanıyorsam, Kotais de inanıyordur.Khise inanıyorsa Colchis'te önünde duracak biri yoktur."
"Ne Romalılar..." Dönüp kırılmış bir dişle beraber tükürdü, "ne de Sasaniler Colchisli Khise ile başa çıkabilir."
Handa bir rüzgar esti sanki, her şeyi değiştiren bir rüzgar.Hancı, kırılmasın diye kenarı çekmekle uğraştığı masa ile donakaldı, tıpkı tıknaz bir adamın kafasını koltukaltına sıkıştırmış yumruklayan Urien gibi, elinde bir sandalye ile 3 kişiye kafa tutan Tsate gibi, elinde bir şişe ile Leria'nın arkasından sinsi sinsi yaklaşan bir Kolkhet gibi...
Romalının bir daha bağırmaya başlayacakmış gibi nefes almasına bakarken Khise'nin bir cevaba ihtiyacı yoktu, o ne kadar gücün getirdiği şeylerden faydalanmayı bilen (ve seven) biri olsa da cesaret ve onurla atan bir kalbe sahipti, ve o kalp şimdi karşısında duran bu adama inanıyordu.
Bu düşünceleri "Sana inanıyorum Romalı." diye dile getirdi."Ben inanıyorsam, Kotais de inanıyordur.Khise inanıyorsa Colchis'te önünde duracak biri yoktur."
"Ne Romalılar..." Dönüp kırılmış bir dişle beraber tükürdü, "ne de Sasaniler Colchisli Khise ile başa çıkabilir."
Handa bir rüzgar esti sanki, her şeyi değiştiren bir rüzgar.Hancı, kırılmasın diye kenarı çekmekle uğraştığı masa ile donakaldı, tıpkı tıknaz bir adamın kafasını koltukaltına sıkıştırmış yumruklayan Urien gibi, elinde bir sandalye ile 3 kişiye kafa tutan Tsate gibi, elinde bir şişe ile Leria'nın arkasından sinsi sinsi yaklaşan bir Kolkhet gibi...
Tarih Baba- Mesaj Sayısı : 164
Kayıt tarihi : 26/08/10
Rütbe : Kurgucu
Geri: Eve Dönüş
Kabullenmişti karşısındaki. Sorusuna başıyla onaylayarak cevap verdi; onların kalplerine seslenmişti ve cevap gelmişti, bu halk ölmemişti sadece öfkeyle kendilerini yiyip bitiriyorlardı ama etraflarında bu öfkeyi düşmanlarına kusmalarını sağlayacak birisi yoktu.
Barva Khise'ye elini uzattı... Öyleyse benimlesin! dedi sakin bir sesle ve Ikarus'un uzattığı kemeri kılıcıyla birlikte yeniden beline taktıktan sonra masasına döndü... Talihin rüzgarları arkasından esiyordu bugün... Şükretti göklerdeki tanrılara... Yemekler soğuyor!
Barva Khise'ye elini uzattı... Öyleyse benimlesin! dedi sakin bir sesle ve Ikarus'un uzattığı kemeri kılıcıyla birlikte yeniden beline taktıktan sonra masasına döndü... Talihin rüzgarları arkasından esiyordu bugün... Şükretti göklerdeki tanrılara... Yemekler soğuyor!
Barva Mjora- Mesaj Sayısı : 58
Kayıt tarihi : 27/08/10
Konum : Başkent Kotais
Rütbe : Colchis Halk Lideri
Geri: Eve Dönüş
Brava'nın sözleriyle vahşi bir hayvandan, yatıştırılmış uysal bir hayvana dönüşen Khise, Leira'yı şaşırttı.
Bu tuhaf bir gece olmuştu. Sakin başlayıp, renklenmiş ve nihayetinde gruplarına yeni destekçiler kazandırmıştı. Ama birşey vardı ki eğer tamamlanmazsa rahat edemeyecekti. Kırık bir şişenin sol kaşının üzerinde açtığı ufak sıyrıktan akan kan dikaktini dağıttı. Adam sözünü bitirince usul adımlarla yaklaşıp Barva ile arasında girdi.
Yüzüne sakince bakıp, beklemediği anda burnuna yumruğunu indirdi. Yeniden hareketlenen adamları, arkadaşları tarafından engellendi. Olabildiğince sakin çıkıyorsu sesi,
" Kim olduğun, kimlere korku saldığın umrumda değil. Yanlış kadını seçtin."
Bu tuhaf bir gece olmuştu. Sakin başlayıp, renklenmiş ve nihayetinde gruplarına yeni destekçiler kazandırmıştı. Ama birşey vardı ki eğer tamamlanmazsa rahat edemeyecekti. Kırık bir şişenin sol kaşının üzerinde açtığı ufak sıyrıktan akan kan dikaktini dağıttı. Adam sözünü bitirince usul adımlarla yaklaşıp Barva ile arasında girdi.
Yüzüne sakince bakıp, beklemediği anda burnuna yumruğunu indirdi. Yeniden hareketlenen adamları, arkadaşları tarafından engellendi. Olabildiğince sakin çıkıyorsu sesi,
" Kim olduğun, kimlere korku saldığın umrumda değil. Yanlış kadını seçtin."
Leira- Mesaj Sayısı : 47
Kayıt tarihi : 29/08/10
Rütbe : Barva Mjora'nın Sağ Kolu / Amazon
Geri: Eve Dönüş
Khise, bir an yeniden kavgaya katılacakmış gibi hareketlendi ama sonra Barva'nın elini omzuna koymasıyla yeniden sakinleşti.Sol elinin tersiyle burnundan akan kanı silerken pek de zorlama olmayan bir gülümsemeyle kadını selamladı.
"Bunu anladım ki pes ettim değil mi?"
-RP SONU-
"Bunu anladım ki pes ettim değil mi?"
-RP SONU-
Tarih Baba- Mesaj Sayısı : 164
Kayıt tarihi : 26/08/10
Rütbe : Kurgucu
Kavimler Savaşı :: KAFKASYA :: Kotais
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz