Küçük Prens'in Dönüşü
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Küçük Prens'in Dönüşü
24 Eylül 471
Vicus Markomanni'nin küçük kalesi ve duvarları ufukta görünmüştü.
Albrecht ve Theodor, şehre doğru ilerlerken, güneş batmak üzereydi, şehrin arkasından vuran ışık orada harika bir görüntü oluşturuyordu... Küçük burçlar, sayısız tahta ev... Theodor burayı çok sevdiğini fark etti, araf korusu, cennet bahçeleri, küçük kale... Burası savunulmaya ve sevilmeye değer bir vatandı.
Şehre girdikten sonra Albrecht'i kolcuların üssüne uğurlayan Theodor, doğrudan ağabeyini bulabileceği ilk yere, kaleye doğru yöneldi. Şu anda dinleniyor olmalıydı, bugünün antremanları bitmişti. Eğitim sahaları boşalmış, şehre huzurlu bir sessizlik çökmüştü, bunların hepsi antremanların tamamlandığına işaret ediyordu.
Theodor kapıdan adımını attı ve ağabeyini bir kraliyet görevlisiyle bilek güreşi yaparken buldu.
"Hiç vazgeçmeyecek şu embesillerin seviyesine inmekten..." diye düşündükten sonra yüksek sayılabilecek bir sesle ağabeyine seslendi:
"Ben geldim, ağabeyim, geri döndüm! Sana hem iyi hem de kötü haberler taşıdım uzak diyarlardan." Kollarını iki yana açmak isteyip de yapamadığında hatırladı.
Bir süre işlevsiz bir çift kol da getirmişti.
Vicus Markomanni'nin küçük kalesi ve duvarları ufukta görünmüştü.
Albrecht ve Theodor, şehre doğru ilerlerken, güneş batmak üzereydi, şehrin arkasından vuran ışık orada harika bir görüntü oluşturuyordu... Küçük burçlar, sayısız tahta ev... Theodor burayı çok sevdiğini fark etti, araf korusu, cennet bahçeleri, küçük kale... Burası savunulmaya ve sevilmeye değer bir vatandı.
Şehre girdikten sonra Albrecht'i kolcuların üssüne uğurlayan Theodor, doğrudan ağabeyini bulabileceği ilk yere, kaleye doğru yöneldi. Şu anda dinleniyor olmalıydı, bugünün antremanları bitmişti. Eğitim sahaları boşalmış, şehre huzurlu bir sessizlik çökmüştü, bunların hepsi antremanların tamamlandığına işaret ediyordu.
Theodor kapıdan adımını attı ve ağabeyini bir kraliyet görevlisiyle bilek güreşi yaparken buldu.
"Hiç vazgeçmeyecek şu embesillerin seviyesine inmekten..." diye düşündükten sonra yüksek sayılabilecek bir sesle ağabeyine seslendi:
"Ben geldim, ağabeyim, geri döndüm! Sana hem iyi hem de kötü haberler taşıdım uzak diyarlardan." Kollarını iki yana açmak isteyip de yapamadığında hatırladı.
Bir süre işlevsiz bir çift kol da getirmişti.
Theodor Leonhard- Mesaj Sayısı : 37
Kayıt tarihi : 30/10/10
Konum : Vicus Markomanni
Geri: Küçük Prens'in Dönüşü
"Ben geldim, ağabeyim, geri döndüm! Sana hem iyi hem de kötü haberler taşıdım uzak diyarlardan."
Bu çocuk böyle konuşuyorsa kesinlikle bir şeyler ters gitmişti.
"Eh, gel bakalım otur şuraya, anlat neler geçtiğini başından." Bu sırada kollarını gerektiğinden fazla serbest bıraktığını fark etti, ve ne zaman bir yere çarpsa acıyla yüzü buruşuyordu.
"Koluna ne oldu be?!"
Bu çocuğun derdi hiç bitmez miydi?
Geri: Küçük Prens'in Dönüşü
"Koluna ne oldu be?!"
Mükemmel.
"Biraz incindi, savaş sırasında. Küçük bir çatışma yaşadık da." Theodor utana sıkıla olayı ve başarısızlığını anlattı:
"Şanssızlığımıza bak ki, bir Lombard öncü koluna denk geldik. Albrecht'in köyüne doğru gidiyorlardı."
Suçu kendi üstüne alacaktı.
"Onu köyünü savunması gerektiğine ikna ettim. Sonra gidip, otuz kadar acemi ve beş deneyimli savaşçıyla elli Lombard atlısını yendim. Fakat ters bir hareket sonucu kollarım sakatlandı. Sana yaklaşık otuz tane eski haramiyle, tam bir gece baskını ekibiyle geri döndüm."
Ağabeyinin suratı değişiyordu.
Galiba, kızarmıştı.
Theodor Leonhard- Mesaj Sayısı : 37
Kayıt tarihi : 30/10/10
Konum : Vicus Markomanni
Geri: Küçük Prens'in Dönüşü
Öfkesini bu sefer kontrol edemiyordu işte.
"Sen! Sana verilen en ufak bir görevi bile beceremezken sana cephede nasıl güvenecek Burgundlar?! Kolun mu, beter olsun! Sana ihtiyacımız olduğunda ya bir meyhanede, ya bir kızın yatağında oluyorsun, bizimle olup da sorumluluk aldığında ise işi beceremiyorsun!"
Bu sefer değişen Theodor'un simasıydı, ta küçükken Albrecht'le Karlheinz'ın küçük tahta atını çaldıklarındaki simaydı bu, utanan, üzülen, pişman bir sima. Karlheinz bu simasına dayanamazdı asla, hiç belli etmese de bu yüz ifadesi Karlheinz'ı yumuşatırdı.
"Neyse, bir şeyler düşüneceğiz artık." diyerek düşük bir sesle söylendi, bir mum ve masadaki haritayı alarak kapıdan çıkarken Theodor'a konuştu:
"Yardımın lazım kardeşim."
"Sen! Sana verilen en ufak bir görevi bile beceremezken sana cephede nasıl güvenecek Burgundlar?! Kolun mu, beter olsun! Sana ihtiyacımız olduğunda ya bir meyhanede, ya bir kızın yatağında oluyorsun, bizimle olup da sorumluluk aldığında ise işi beceremiyorsun!"
Bu sefer değişen Theodor'un simasıydı, ta küçükken Albrecht'le Karlheinz'ın küçük tahta atını çaldıklarındaki simaydı bu, utanan, üzülen, pişman bir sima. Karlheinz bu simasına dayanamazdı asla, hiç belli etmese de bu yüz ifadesi Karlheinz'ı yumuşatırdı.
"Neyse, bir şeyler düşüneceğiz artık." diyerek düşük bir sesle söylendi, bir mum ve masadaki haritayı alarak kapıdan çıkarken Theodor'a konuştu:
"Yardımın lazım kardeşim."
Geri: Küçük Prens'in Dönüşü
"Yardımın lazım kardeşim."
Bu yüz ifadesinin onu yumuşatacağını biliyordu.
Theodor ne zaman gerçekten büyük bir suç işlese takındığı ifadesini takınmıştı, küçükken bu ifade onu babasına şikayet edilmekten, gençken diğer babalara şikayet edilmekten kurtarmıştı, şimdi ise ağabeyinin sevgiyle işlenmiş öfkesinden kurtarıyordu.
Yine de, hoştu ağabeyinin onun yardımına ihtiyaç duyması.
"Peki ağabeyim, seninle geliyorum."
-RP SONU-
Theodor Leonhard- Mesaj Sayısı : 37
Kayıt tarihi : 30/10/10
Konum : Vicus Markomanni
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz