Kavimler Savaşı
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Altın Çapa Hanı

5 posters

1 sayfadaki 2 sayfası 1, 2  Sonraki

Aşağa gitmek

Altın Çapa Hanı Empty Altın Çapa Hanı

Mesaj  Tarih Baba C.tesi Kas. 27, 2010 6:34 pm

Han, Ravenna'nın her gün yüzlercesi gelen denizcileriyle dolup taşmayan nadir hanlardandı.Hancı, masasına çekilmiş adamlara şarap ikram servis ederken gemicilerin çoğu bir masanın etrafında toplanmıştı.Adam körkütük sarhoş olmasına rağmen bardağı boşaldığı gibi yeniden dolduruluyordu.Bu, handakilerin eğlenmek için sarhoş ettiği birisi değildi.Bilgi almak için de yapmıyorlardı bunu.Bu insanlar paraya saygı duyarlardı, ve güce.Bu adam gerçekten de zengindi ve bu zenginliklerin hiçbir şey olmadığı hakkında bir şeyler anlatıyordu.Çoğu tek kelimesine inanmasa da hepsinin ağzı bir karış açıktı.Dinlemelerinin tek nedeni ise adamın boynundaki parlayan yakut kakılmış kolye ve ellerinde çevirdiği solidolardı.

"...Size söylüyorum, o Hun çobanının kesesinde onlarca inci vardı! Birisi altından kadehleri havaya atıp tutuyordu.Kız bana değerli taşlarla süslenmiş bir miğfer gösterdi.Ve bunlar hiçbir şeymiş!..."


"Hadi ya?! Sen geçen gün de beyaz ayıların olduğunu söylemiyor muydun? Öff, yüzüme doğru geğirme be!"


Kalabalık gülerken konuşan adam toparlandı.

"Ama hiçbiriniz Mars'ın kılıcını inkar edemezsiniz!"


Herkes birden sessizleşti.Attila, tanrının kırbacı, Ares'in, savaş tanrısının kılıcını bulmuştu ve hiçbir savaşta yenilmemişti.Eğer eski papa onu 'durdurmuş' olmasaydı dünya üzerinde medeni insan bırakmayacaktı!

Demin itiraz eden adam Attila'nın varlığı ile ilgili de atıp tutmak istedi ama diğerleri onu susturdu.Hepsi Galya'nın neden kaybedildiğini biliyordu.Çoğu Katalon Ovası Savaşında bulunmuş akrabalara sahipti.

"Herif Mars'ın kılıcını bulmuş.Ve kutsal kaseyi!Siz papanın bunu duymasını bekleyin, oraya ordu göndermezse ben de bir şeyden anlamıyorum.Mars'ın kılıcı...Kutsal Kase...Tüm hazinelerin haritaları, tüm hazinelerin!Ve bir de sonsuz bilgiler kitabı diye bir şey varmış, parası olan kitabı ne yapacaksa artık!"


Adamın konuşması giderek sayıklamaya dönüştü ve sonunda kafası aşağı düşerek uyuyakaldı.Horlaması aniden yükselen düşünceli kahkahaları ve sohbetten çok tartışmaya benzeyen konuşmaları bastıramıyordu.
Tarih Baba
Tarih Baba

Mesaj Sayısı : 164
Kayıt tarihi : 26/08/10
Rütbe : Kurgucu

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Altın Çapa Hanı Empty Geri: Altın Çapa Hanı

Mesaj  Ezio Auditore C.tesi Kas. 27, 2010 7:20 pm

Hanın köşesinde sakince otururken etrafı gözlüyordu.Değişik muhabbetler vardı ama dikkatini en çok çeken zengin denizcilerin toplandığı hanın merkezindeki büyük masa idi.Her daim hazine haberleri dolaşırdı.Ama bu seferki onun bile ilgisini çekecek güçteydi.Kulak kabarttığı masadan dinledikleriyle şaşırmış olsa da soğukkanlılığını koruyordu.Hancı,denizciler varken onun yüzüne bile bakmıyordu.Çünkü dedikodu seven biriydi.

"...Size söylüyorum, o Hun çobanının kesesinde onlarca inci vardı! Birisi altından kadehleri havaya atıp tutuyordu.Kız bana değerli taşlarla süslenmiş bir miğfer gösterdi.Ve bunlar hiçbir şeymiş!...""Otur otur,ilginç birşey anlatıyor." dedi Ezio.Kendi adamı hemen Ezio'nun yanına bir sandalye çekip denizcinin anlattığı şeyleri dinlemeye başladı.Herkes onunla dalga geçiyordu.Her halükârda inanamayacakları birçok şey anlatıyordu yabancı.Kör kütük sarhoş adamların bardakları bittiği an doluyordu.Şarabından biraz yudumladı.Adam daha heyecanlı şeyler anlatacak gibiydi.Bu ona biraz sarhoşluğun etkisi,biraz da dikkat çekmek gibi gelse de merakını gizleyemedi."Ama hiçbiriniz Mars'ın kılıcını inkar edemezsiniz!" Ortalığa sessizliğin çöküşünü canlı canlı görmüştü.Yanındaki adamın gözleri fal taşı gibi açılmıştı.Kahkahalar,küfürler yerini soğuk bir sessizliğe bırakmıştı koskoca handa."Herif Mars'ın kılıcını bulmuş.Ve kutsal kaseyi!Siz papanın bunu duymasını bekleyin, oraya ordu göndermezse ben de bir şeyden anlamıyorum.Mars'ın kılıcı...Kutsal Kase...Tüm hazinelerin haritaları, tüm hazinelerin!Ve bir de sonsuz bilgiler kitabı diye bir şey varmış, parası olan kitabı ne yapacaksa artık!" Ezio adamına şöyle bir göz attı."Olabilir..." dedi Ezio.Sessizce handan ayrılmaya koyuldu."Nereye ?!" diye bağırdı arkasındaki genç adam.Arkasına döndü ve sert bir bakış attı."Detaylara inmeye."
Ezio Auditore
Ezio Auditore

Mesaj Sayısı : 24
Kayıt tarihi : 29/08/10
Konum : Ben assında yoğum
Rütbe : Usta Suikastçı

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Altın Çapa Hanı Empty Geri: Altın Çapa Hanı

Mesaj  Flavius Quintus Valens C.tesi Kas. 27, 2010 8:54 pm

Hanın ışık vurmayan yerinde, gölgelerden bile daha koyu bir figür oturuyordu. Ustalıkla yapılmış bir heykel gibi, elinde kadehiyle kıpırdamadan handaki şaklabanı dinliyordu.

"...Size söylüyorum, o Hun çobanının kesesinde onlarca inci vardı! Birisi altından kadehleri havaya atıp tutuyordu.Kız bana değerli taşlarla süslenmiş bir miğfer gösterdi.Ve bunlar hiçbir şeymiş!..."

Hiç istifini bozmadan mırıldandı. "Jüpiter aşkına... Saçmalığa bak!" Bardağını hayretle dudaklarına götürdü ve bir dikişte bitirdi. Hancı, bu yağlı müşteriyi şaşkın gözlerle süzüyordu. Masanın üzerindeki sürahiye uzandı ve birasını tekrar doldurarak adamı dinlemeye devam etti.

"Ama hiçbiriniz Mars'ın kılıcını inkar edemezsiniz!"

Alaycı bir şekilde tebessüm ederek bu zavallı adama baktı. "Mars'ın kılıcı mı?" Hafif bir kahkaha kopardıktan sonra bütün dikkatini adama verdi.

"Herif Mars'ın kılıcını bulmuş.Ve kutsal kaseyi!Siz papanın bunu duymasını bekleyin, oraya ordu göndermezse ben de bir şeyden anlamıyorum.Mars'ın kılıcı...Kutsal Kase...Tüm hazinelerin haritaları, tüm hazinelerin!Ve bir de sonsuz bilgiler kitabı diye bir şey varmış, parası olan kitabı ne yapacaksa artık!"

Adam gürültüyle masaya düştüğünde dudaklarında bir gülümseme ile sessizce ayağa kalktı. Masanın üzerine bir altın bıraktı ve şüpheli bir adama doğru ilerledi. "Merhaba bayım," aradığı adam bu olmalıydı. "Ben Flavius, Flavius Quintus Valens. Siz, Ezio Auditore olmalısınız..."
Flavius Quintus Valens
Flavius Quintus Valens

Mesaj Sayısı : 34
Kayıt tarihi : 03/10/10
Konum : Ravenna

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Altın Çapa Hanı Empty Geri: Altın Çapa Hanı

Mesaj  Ezio Auditore C.tesi Kas. 27, 2010 10:24 pm

Arkasından genç bir adam geliyordu.Farketmesi çok sürmemişti.Hanın taş zemini kendini sokağın kurak toprağını bırakırken bir ses duydu arkasında."Merhaba bayım," arkasını dönünce farketti üzerine doğru gelen adamı.Yine ne isteyeceklerini merak etti en başından.Yeraltında kurduğu örgüt o kadar hızlı yayılıyordu ki engel olunamaz bir güç doğmuştu.Suikastlar,eylemler,ayaklanmalar hepsi onun eseriydi son yıllarda.Şanı İtalya'yı bile aşmış,Avrupa'yı sarmıştı.Şimdi de karşısında Batı Roma'nın genç soylusu vardı.İmparator herhalde hareminde eğleniyordu.Batı Roma son yıllarda güçsüz duruma düşmeye başlamıştı.Bu da Ezio ve arkadaşlarının yeraltını ele geçirmesini kolaylaştırmıştı.Bütün bunlarla beraber hem saygın hem de korkulan bir isim olmuştu.Soğukkanlılığını soylu adama karşı korumaya devam etmişti."Ben Flavius, Flavius Quintus Valens. Siz, Ezio Auditore olmalısınız..." Ezio suskunluğunu bozmamaya kararlıydı.Lakin adam aceleciydi ve bilgiye açtı.Genç adamların hırslarına her zaman hayran kalmıştı zaten."Sizi tanıyorum." diye başladı sözüne."Görünen o ki beni tanıyorsunuz." Yalandan bir gülümseme attı suratının ortasına.Yavaş adımlarla hanın kapısından dışarı çıktı.Bir soylu hana geldiyse burada bir sorun vardı.Denizcinin anlattığı kılıç hikâyesi onun kafasını iyice bulandırmıştı."Bir Roma soylusuna göre fazla cesursunuz.Eğer sizi tanısalardı parça parça edebilirlerdi." Etrafı gözetledi yavaşça.Çünkü konuşacakları gerçekten de önemli olabilirdi.
Ezio Auditore
Ezio Auditore

Mesaj Sayısı : 24
Kayıt tarihi : 29/08/10
Konum : Ben assında yoğum
Rütbe : Usta Suikastçı

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Altın Çapa Hanı Empty Geri: Altın Çapa Hanı

Mesaj  Flavius Quintus Valens Ptsi Kas. 29, 2010 9:45 pm

"Görünen o ki beni tanıyorsunuz." Yavaş adımlarla hanın kapısından dışarı çıkan suikastçıyı dikkatle takip etti. Günlerdir Lugdunum'dan buraya gelmeye çalışıyordu ve hala idam edilmek için aranan bir kaçaktı. Prensliğinin ona sağladığı hiçbir ayrıcalıktan yararlanamayacaktı. "Bir Roma soylusuna göre fazla cesursunuz. Eğer sizi tanısalardı parça parça edebilirlerdi."

Umursamaz bir tavırla omuz silkti. "Aylardır idam edilmekten kaçan birisi olduğumdan dolayı, ölüm pek umurumda değil açıkçası. Ben bir Roma soylusu olmak yerine, halkımın içinden biri gibi tanınmayı tercih ediyorum dostum, çünkü ben onlardan üstün değilken, onlar da benden aşağı bir seviyede değiller."

Bir süre sessizlik oldu ve Flavius dikkatle etrafını dinledi. Eli kılıcının kabzasına doğru kaydı ve sıkıca kavradı. Hava yeterince sıcaktı ama Flavius soğuk terler döküyordu. Siyah cüppesine iyice sarındı. Hanların olduğu bu bölgede, dar sokaklardan daha kalabalık sokaklara doğru sarhoşlar gürültüyle ilerliyorlardı. Bu yöre hiç tekin değildi, özellikle bu tür konuları konuşmak için hiç tekin değildi. Flavius titreyen ellerini arkasında kavuşturarak sakladı. Öfkeyle dolmuştu, etrafındaki pislik timsali yaratıklara tiksintiyle baktı. Burası Roma idi, medeniyetin güneşi olan imparatorluk! Ama güneş sönmeye yüz tutuyordu ve onlar bir şeyler yapmak zorundaydılar.

"Aylardır çektiklerimi bilemezsiniz Bay Auditore. Ben... Ben bu sarhoşlar özgürlük ve zenginlik içinde yaşasınlar diye, tek aşkım olan vatanımdan uzaktaydım aylardır!" Uzun süredir konuşmadığı için sesi titrek ve çatlak çıkmıştı. "Ama daha önemli bir konu var, burada konuşamayız." Tatlı bir rüzgar esmeye başladı ve Flavius cüppesinin başlığını iyice indirerek Ezio'ya tekrar döndü. "Buradan uzaklaşmalıyız."

Flavius Quintus Valens
Flavius Quintus Valens

Mesaj Sayısı : 34
Kayıt tarihi : 03/10/10
Konum : Ravenna

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Altın Çapa Hanı Empty Geri: Altın Çapa Hanı

Mesaj  Ezio Auditore Ptsi Kas. 29, 2010 11:27 pm

"Aylardır idam edilmekten kaçan birisi olduğumdan dolayı, ölüm pek umurumda değil açıkçası. Ben bir Roma soylusu olmak yerine, halkımın içinden biri gibi tanınmayı tercih ediyorum dostum, çünkü ben onlardan üstün değilken, onlar da benden aşağı bir seviyede değiller."

Adamın gözlerinin içine baktı.Dikkatle süzdü onu.İçindeki tedirginliği aslında dışına doğru çıktıkça bir saldırganlık ortaya çıkıyordu.Havayı derince içine çekti ve adamın ellerine dikkat çekti.Her an tetikteydi.Bir andan ona güvenmiyor,ama bir tarafı da güvenmeyi zorunlu kılıyordu."İdam cezası nedir bilirim...Çoğu kez yaşadım.Alışkanlık olsa gerek." Gözlerinin az kalsın beliriyordu ki kafasını hızlıca yere çevirdi."Hayatta herkes kendi başınadır oysa." Genç adam aldığı asil eğitimin hünerlerini bir yerde sergilemek istiyordu.Bu belliydi.Şimdi onun ihtiyacı olan şey yardım ve biraz göz önünde olmaktı.Etrafa yayılmış adamları onun tek emriyle bu adamı delik deşik edebilir,hiç birşey yapmamış gibi buradan sakin adımlarla uzaklaşabilirdi.Bunu hep yapardı.Bu ziyaretin arkasında birşey olduğuna emindi.Ama hangi konu hakkında olduğuna emin değildi.Belki bir soygun,suikast,eylem...

Düşünceler...düşünceler... Hep kafasını yoran şeyler olmuştu."Aylardır çektiklerimi bilemezsiniz Bay Auditore. Ben... Ben bu sarhoşlar özgürlük ve zenginlik içinde yaşasınlar diye, tek aşkım olan vatanımdan uzaktaydım aylardır!" Düşünceli görünmeye çalıştı.Anlamaya çalıştı.Ama bu adamların dertlerini hiçbir zaman anlamayamamıştı.Bu vatan sevgisi farklı birşeydi herhalde."Sizi sırtınızdan vursa da hep ona dönersiniz.Başka toprağı,başka şehri sahiplenmezsiniz.Size kin güden insanlar içinde yaşasa bile yine dönmek istersiniz." Basit bir gülücükle bunu tazeledi."İnsanoğlu çok derin bir varlıktır." Genç adamın gözlerini süzdü.Birşeyler istiyor gibiydi."Buradan uzaklaşmalıyız." 'Neden istekleriniz hiç bitmez ?' diyebildi içinden.Yavaş adımlarla öne doğru gitti sokağın başına doğru."Acelemiz var anlaşılan.Nasıl isterseniz... gidelim."
Ezio Auditore
Ezio Auditore

Mesaj Sayısı : 24
Kayıt tarihi : 29/08/10
Konum : Ben assında yoğum
Rütbe : Usta Suikastçı

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Altın Çapa Hanı Empty Geri: Altın Çapa Hanı

Mesaj  Flavius Quintus Valens Salı Kas. 30, 2010 7:25 pm

"İdam cezası nedir bilirim...Çoğu kez yaşadım.Alışkanlık olsa gerek."
Flavius acı acı gülümsedi. "Devletin en yüksek yetkililerinden biriyken buralara düşmek çok zor... "

"Hayatta herkes kendi başınadır oysa." Flavius, puslu gözlerini adama dikti. "Hayır, insanın yanında her zaman bir melek bulunur, insan suretine bürünmüştür bunlar. Ama tanrı yoksa bile her zaman bir melek bulunur."

"Sizi sırtınızdan vursa da hep ona dönersiniz.Başka toprağı,başka şehri sahiplenmezsiniz.Size kin güden insanlar içinde yaşasa bile yine dönmek istersiniz." Flavius başını onaylar bir biçimde salladı.

"Acelemiz var anlaşılan.Nasıl isterseniz... gidelim."

Karanlık silueti üstlerini gölgeleyen kilisenin çanları çalmaya başladı. Duyulan tek ses, kulakları tırmalarcasına inleyen kilisenin çanlarıydı. Flavius, etrafını dikkatlice süzdü. Sokak boşalıyor ve insanlar hanlara akın ediyorlardı. Suikastçının önüne geçti. "Lütfen beni takip edin." Dış şehrin tozlu sokaklarından iç kaleye doğru hızla ilerlemeye başladıklarında nöbet kulelerindeki askerler onun canını sıkmaya başladı. Eli kılıcına gitti ve kılıcını kınından yarıya kadar sıyırdı. "Tetikte olmalıyız Bay Auditore, bildiğiniz gibi benim için burası güvenli değil." Ama korktuğu olmadı, içkiye dalmış askerler onları durdurmaya yeltenmedi bile. Koşar adımlarla iç kaleye girdiklerinde, güneşin son ışıkları kale burçlarının üzerinde parlıyordu. Hızla düzgün kesilmiş kaldırımların üstünde ilerledi ve kalenin içerisindeki katedral sayılabilecek bir kilisenin önünde durdular. "Yolumuz buradan devam ediyor." Ellerini göğsüne soktu ve oradan bir haç kolye çıkardı. Huşu içinde onu sımsıkı tutarak kilisenin bahçesine girdi. Bahçe, sonunda onları kilisenin mermer merdivenlerine götürdü. Flavius haçı bıraktı ve çift kanatlı kapıları ittirerek içeriye girdi. Oturacakların arasından geçerek boş salonda ilerledi. Kilisenin çanı son kez çaldı. Gözleriyle o küçük odayı aradı. "Burası," diye mırıldandı tebessüm ederek. Nazikçe kapıyı tıklattı ve odanın boş olduğunu anlayınca içeri girdi. "Buyurun Bay Auditore, konuşacağımız çok şey var." İçeride Arkadius onları bekliyordu.
Flavius Quintus Valens
Flavius Quintus Valens

Mesaj Sayısı : 34
Kayıt tarihi : 03/10/10
Konum : Ravenna

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Altın Çapa Hanı Empty Geri: Altın Çapa Hanı

Mesaj  Arkadius Maximus Salı Kas. 30, 2010 7:48 pm

Arkadius kapşonunu öne itmiş, İsa kaidesinin önünde bekliyordu.

Katedrallerin ketum havası üzerindeydi, sonbaharın etkisiyle soğuyan hava, nakış gibi işleniyordu derisinin altına, onu neredeyse titretiyordu. Titreme olayının arkasında sadece bu yoktu, katedrale girdiğinden beri onu izleyen bir çift gözden haberdardı, bunun gerginliği vardı ancak hiç fark etmemiş gibi yapmak en iyisiydi.

Katedralin kapısı büyük bir gıcırtıyla açıldı. İçeri sert adımlarla, uzunca bir adam girdi, arkasında ise Flavius. Arkadius'un dikkatli gözleri adamı taradı, bir küçük fırlatma bıçağı dışında gizli silah tespit edememişti. Olabildiğince sert ve kararlı hale getirip sesini, onu karşıladı:

"Hoşgeldin, yabancı. Hiç kalkışmadığın kadar büyük bir maceraya hazırlanmanı öneririm."

Eklemeden edemeyecekti, aynı ses tonuyla konuştu:

"Lütfen sabahtan beri beni izleyen adamına gitmesini söyler misin?"
Arkadius Maximus
Arkadius Maximus

Mesaj Sayısı : 31
Kayıt tarihi : 03/10/10
Konum : Ravenna

http://www.acmayindedeler.blogspot.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Altın Çapa Hanı Empty Geri: Altın Çapa Hanı

Mesaj  Ezio Auditore Salı Kas. 30, 2010 7:58 pm

"Tetikte olmalıyız Bay Auditore, bildiğiniz gibi benim için burası güvenli değil." Havanın serinliği onun gözlerini hep buğulardı.Genç adam aceleci adımlarla onu takip etmesini istiyordu."Benim için güvenli aslında." O da ritme ayak uydurmak için adımlarını sıklaştırdı.Çatılardan ufak tıkırtılar geliyordu.Kendi adamları onu takip ediyor herhangi tehlikeye karşı onu savunmak için hazır bekliyorlardı.Nöbetçi askerler onlara bakmadan hızlıca kiliseye doğru ilerlediler."Beni yanınızda dua etmek için çağırmadınız herhalde." Gerçekten de neler döndüğünü anlamaya çalışıyordu.Kapı açıldı ve içeri girdiler.Kilisenin içinde İsa ve Meryem ana heykelleri vardı.Salonun ortasında İsa'nın çarmıha gerilmiş olan heykeli vardı.Duvarlarda çiniler ve seramik taşlar duruyordu.Camlar ise rengarenk boyanmış sadece dışarıyı gören hale getirilmişti.Fakat genç adam bunları önemsemiyor gözleri birşeyi arıyordu.O da ona eşlik ve öyle boş boş bakındılar bir süre."Burası," yavaş adımlarla içeri doğru girdi.İçeride bir başka daha adam vardı.İsa kaidesinin önünde duruyordu.

"Hoşgeldin, yabancı. Hiç kalkışmadığın kadar büyük bir maceraya hazırlanmanı öneririm."

Durup bekledi.Onu götüren adamın yüzüne doğru baktı."Vay...vay... ve bir daha vay.Görünen o ki sizin mıntıkanıza gelmişiz.Maceralar falan.Ne işler çeviriyorsunuz ?" Soluklanmayı tercih etti.Karşısındaki adam kendini beğenmiş bir tavırla tekrar konuşmaya hazırlandı."Lütfen sabahtan beri beni izleyen adamına gitmesini söyler misin?" Sözleri söylenen adamı dikkate almayarak muhattabına doğru döndü.Dolu bir kahkaha attı."Arkadaşın ne zamandır şizofreni ? Bilemiyorum o da değilse paranoyak olduğu aşikâr.Herşeyi planlamaya kabiliyetim olsaydı imparatorluklarınızı avucumun içinde tutuyor olurdum." Yine dolu bir kahkaha attı ve bu kilisede yankılandı.Bu işi gerçekten de ciddiye almıyordu.Bir idam mahkumu ve onun yandışıyla iş yapmayacaktı.Ama para tatlıydı.Bu dünyada tek önemli şey de oydu.
Ezio Auditore
Ezio Auditore

Mesaj Sayısı : 24
Kayıt tarihi : 29/08/10
Konum : Ben assında yoğum
Rütbe : Usta Suikastçı

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Altın Çapa Hanı Empty Geri: Altın Çapa Hanı

Mesaj  Flavius Quintus Valens Salı Kas. 30, 2010 8:16 pm

"Beni yanınızda dua etmek için çağırmadınız herhalde." Flavius muhatabına ters ters baktı. "Espri anlayışınız gayet güzel, sanırım savaş sanatları dışında buna da çalışıyorsunuz."

"Hoşgeldin, yabancı. Hiç kalkışmadığın kadar büyük bir maceraya hazırlanmanı öneririm." Flavius bitkinlikle kıkırdadı ve tekrar Ezio'ya döndü.

"Vay...vay... ve bir daha vay.Görünen o ki deplasmana gelmişiz.Maceralar falan.Ne işler çeviriyorsunuz ?" Bu cümle Flavius'a bir tokat gibi çarptı. Kendine hakim olabilmek için tırnaklarını etine batırdı.

"Arkadaşın ne zamandır şizofreni ? Bilemiyorum o da değilse paranoyak olduğu aşikâr.Herşeyi planlamaya kabiliyetim olsaydı imparatorluklarınızı avucumun içinde tutuyor olurdum." İşte bu cümle... İşte bu cümle bardağı taşıran son damla olmuştu. "Roma!" diye haykırdı ve kılıcını çekerek Ezio'nun göğsüne dayadı. "Haddini aşmaya başladın, Auditore. Karşındakiler Roma prensi ve bir generaldir!"
Flavius Quintus Valens
Flavius Quintus Valens

Mesaj Sayısı : 34
Kayıt tarihi : 03/10/10
Konum : Ravenna

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Altın Çapa Hanı Empty Geri: Altın Çapa Hanı

Mesaj  Ezio Auditore Salı Kas. 30, 2010 8:29 pm

"Roma!" Şaşırır gibi baktı.İstediği kaostu.Ve bunu da Romalının en önem verdiği şeye yani olmayan gururuna dokunarak basitçe yapmıştı.O cılız kılıcını Ezio'nun zırhlı göğüsüne doğrultmuştu."Haddini aşmaya başladın, Auditore. Karşındakiler Roma prensi ve bir generaldir!" Çatık kaşlarını ikisine de doğrulttu."Uyuyan güzeller ceplerinden papatyaları çıkardı anlaşılan.Olmayan gururunuzu mu savunuyorsun ?" Bileklerini aşağıya doğru savurduğunda yumruklarının altından bıçaklar çıktı.Yumruğunu havaya kaldırdı ve yere indirdi."Çocuklar! Bize özel bir şenlik varmış.Uğramadan olmazdı zaten." Bir ıslık çaldı ve bahçenin içinden gelen adamları kiliseye doğru yöneldi.Kınından kılıcını çıkardı.Gardını aldı ve hamleyi bekledi.Bu sırada sayamadığı kadar çok adamları kiliseye çoktan girmiş sık adımlarla küçük odaya doğru yöneliyorlardı.Gülümsemesi ağzından hiç düşmemişti.Onun gibi giyinmiş adamları oturak yerlerini çoktan aşmış odaya son sürat gelmeye hazırlanıyorlardı.Roma haydutu ise kılıcını ona çekmiş bekliyordu.Ezio kafasını salladığı an tüm adamları koşmaya başlamıştı.Başını yere eğdi."Delilik yer çekimi gibi,sadece ona hafifçe dokunmalısın." Kılıcıyla kapıyı göstererek.
Ezio Auditore
Ezio Auditore

Mesaj Sayısı : 24
Kayıt tarihi : 29/08/10
Konum : Ben assında yoğum
Rütbe : Usta Suikastçı

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Altın Çapa Hanı Empty Geri: Altın Çapa Hanı

Mesaj  Flavius Quintus Valens Salı Kas. 30, 2010 8:46 pm

"Uyuyan güzeller ceplerinden papatyaları çıkardı anlaşılan.Olmayan gururunuzu mu savunuyorsun ?" Flavius tebessüm etti ve olacakları tahmin ederek kardeşine döndü. "Onun kaderi bizimkiyle aynı olacak." Kılıcı tutan eli sarsılmadan suikastçının göğsünde duruyordu hala. Olacakları tahmin etmişti, işi gereği hainlik suikastçının yaşam tarzı olmuştu. Ama Flavius öyle değildi, o gururlu bir Roma prensi olarak doğmuştu ve gururlu bir prens olarak ölmeliydi, ölürse ölecekti de, tereddüt yoktu.

Arkadius'a tekrar baktı. Kılıç kılıca hiçbir farkları yoktu. Binlerce saat süren dövüşlerden sonra birbirlerini kardeşlerden daha iyi tanıyorlardı, bir elmanın iki yarısı gibiydiler. "Çocuklar! Bize özel bir şenlik varmış.Uğramadan olmazdı zaten." Flavius tekrar gülümsedi. "İstersen gidebilirsin, ama bil ki bu merhamet değil, hayatını verene duyduğum saygı." Alayla omuz silkti. "Bu andan sonra, sonra olmayacak..."

"Delilik yer çekimi gibi,sadece ona hafifçe dokunmalısın." Flavius tüyleri ürperten bir kahkaha attı. "Bu güçle boy ölçüşemezsiniz budala! Sayılar ve silahlar bizim için hiçbir şey ifade etmiyor," haince gülümserken gözleri öfkenin aleviyle yanıyordu. "Beni yeterince cömert bir prens olarak hatırlayacaksınız..." Nefesini tuttu ve yazgısını beklemeye başladı.
Flavius Quintus Valens
Flavius Quintus Valens

Mesaj Sayısı : 34
Kayıt tarihi : 03/10/10
Konum : Ravenna

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Altın Çapa Hanı Empty Geri: Altın Çapa Hanı

Mesaj  Arkadius Maximus Salı Kas. 30, 2010 8:56 pm

"Beni yeterince cömert bir prens olarak hatırlayacaksınız..."

Arkadius hiç sarsılmadan duran kardeşine baktı, kapşonunu geri iterek onun yanına doğru koşarken sırtında asılı kalkanı ve kılıcını ellerine aldı, kalkanı kendinden çok kardeşini koruyacak bir pozisyonda tutarken kılıcı tek elinde sabitti.

Öfke ve kan, Roma'dan beri peşlerini bırakmamıştı. Yine burada peşlerindeydi. Bir suikastçiyle iş yapmak... Aptal yerine konulmak... Suikastçi izlenilebileceğinden şüphe duymuyordu.

"Eğer burada onu öldürmezsek, umarım bu yüzden ölür..." diye düşündü ve düşüncelerini somutlaştırmak için konuştu:

"Peh, bir suikastçi. Ne kadar güvenilir olabilirdi ki zaten?" Bakışlarını Ezio'dan çekmeden konuşmaya devam etti:
"Kardeşim haklı, önem verdiğimiz tek şey yüreğin, Auditore, ne teknolojik silahların, ne de adamlarının sayısı. Bunların önemsiz olduğunu kardeşimle birbirimize bir çok kere ispatlamışızdır."

Gözleri her Ezio'nun her bir adamında gezdi, hepsi aynı şekil giyinmiş, ana silahları hariç hepsi aynı silahlarla silahlanmıştı. Bakışları tekrar Ezio'ya döndü, sözleri de öyle:

"Ölüm, onunla iç içe olanları korkutmuyor Bay Auditore."
Arkadius Maximus
Arkadius Maximus

Mesaj Sayısı : 31
Kayıt tarihi : 03/10/10
Konum : Ravenna

http://www.acmayindedeler.blogspot.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Altın Çapa Hanı Empty Geri: Altın Çapa Hanı

Mesaj  Ezio Auditore Salı Kas. 30, 2010 9:07 pm

"Bu güçle boy ölçüşemezsiniz budala! Sayılar ve silahlar bizim için hiçbir şey ifade etmiyor," Dikkatle baktı ikisine de."Beni yeterince cömert bir prens olarak hatırlayacaksınız..." Söz alma sırası ondaydı."Ehhrg, bu günlerde kimseye güvenilmiyor. Her şeyi yalnız yapmalısın, değil mi? Sorun değil, hazırlıklı geldim... Çok komik bir dünyada yaşıyoruz..." Ona koşan adamlarını bir el hareketiyle durdurttu."Kardeşim haklı, önem verdiğimiz tek şey yüreğin, Auditore, ne teknolojik silahların, ne de adamlarının sayısı. Bunların önemsiz olduğunu kardeşimle birbirimize bir çok kere ispatlamışızdır.Ölüm, onunla iç içe olanları korkutmuyor Bay Auditore." Diğer adamdan geliyordu bu ses."Neredeyse öldürdüğüm herkes buna benzer son sözler dile getirdi." Gülümsemesi yüzünden eksilmemişti.Adamlarına bakarak konuştu."Size bir şenlik olduğunu söylemiştim hatırlarsanız.Doğru,ama bu şenlik sadece benim için." Adamları yerlerinde beklemeye koyuldular.Kılıcını hafifçe ileri doğrultmaya başladı.İkisini de rahatlıkla yenebilirdi.Sırtından aldığı hançeri eksik etmedi ve kılıcıyla bir bütün olarak savunmaya koyuldu.Hançerini ve kılıcını aynı yöne doğru iki üç el hareketiyle savurdu.Döne döne savurmaya başladı ikisini de.Hamleleri sürekli birbirini tamamlıyor,savunmayı da basit bir hançer yardımıyla yapabiliyordu.
Ezio Auditore
Ezio Auditore

Mesaj Sayısı : 24
Kayıt tarihi : 29/08/10
Konum : Ben assında yoğum
Rütbe : Usta Suikastçı

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Altın Çapa Hanı Empty Geri: Altın Çapa Hanı

Mesaj  Flavius Quintus Valens Çarş. Ara. 01, 2010 10:41 pm

Flavius akıllıca bir karar vermeliydi.

Kilisenin mermer döşeli koridorlarından hala ayak sesleri yankılanıyordu... Birden kılıcın kabzasını tutan eli titremeye başladı. "Tamam, sakince düşünelim..."

Kılıç yavaş yavaş inmeye başladı ve Flavius sonunda kılıcını kınına koydu. "Buraya sizinle bir anlaşma yapmak için gelmiştik Bay Auditore." Boğazını temizleyerek devam etti. "Amacımız sizinle çatışmak değildi ama sarfettiğiniz sözler beni gerçekten sinirlendirdi. Lütfen, sakince konuşmak istiyorum ve açıkça soruyorum ki, Mars'ın Kılıcı'na inanıyor musunuz?"

Gözleri hala suikastçının üzerinde olmasına rağmen Arkadius'a yaklaşarak kulağına eğildi. "Sakin ol," diye fısıldadı. "Birazcık zor bir duruma düştük sahiden."

"Şimdi zihnini boşalt ve sakin ol," diye mırıldandı kendi kendine. Nefesini tuttu ve yıldırım hızıyla kılıcını çekerek Ezio'ya savurdu. Karanlık bir gölge görüşünü engelledi. "Ödülünüz!" Hiç tereddüt etmeden kılıcı Ezio'ya ilerletip kendini dipsiz bir karanlıkta düşüşe bıraktı.
Flavius Quintus Valens
Flavius Quintus Valens

Mesaj Sayısı : 34
Kayıt tarihi : 03/10/10
Konum : Ravenna

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Altın Çapa Hanı Empty Geri: Altın Çapa Hanı

Mesaj  Arkadius Maximus Çarş. Ara. 01, 2010 10:52 pm

Flavius onu şaşırtarak tekrar saldırıya geçti.

Ne olduğunu anlayamadı Arkadius, bu kanı kaynayan adam duygularını yönetemiyor muydu, yoksa çocukça bir aldatmaca mıydı giriştiği?

Kılıcı ve hançerini çıkarmış Ezio'ya doğru kılıcıyla hamle yaparken Flavius, ileri doğru atıldı. Arkadius ise onu yalnız bırakmamak için kalkanını önünde tutarken kılıcını kaldırdı ve sağ üstten sol alta doğru çapraz bir hamle yaptı, amacı ise Flavius ve onun arasında Ezio'yu sıkıştırmak ve hamle alanını daraltmaktı...

Hala kurumuş kanla kaplı zırhlı sarsıldı ve Arkadius tüm gücünü kullanmadan, rahatça tekrar savunma alabileceği hafif bir hamle yaptı.

Bu dövüşle ilgili içine oturmayan bir şeyler vardı, bir katedralde, onlarca suikastçinin arasında onların ustalarıyla savaşan iki Roma'lı.

İsyan, kan, günlerce deniz yolculuğu.

Buna mı çıkıyordu yani?
Arkadius Maximus
Arkadius Maximus

Mesaj Sayısı : 31
Kayıt tarihi : 03/10/10
Konum : Ravenna

http://www.acmayindedeler.blogspot.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Altın Çapa Hanı Empty Geri: Altın Çapa Hanı

Mesaj  Ezio Auditore Çarş. Ara. 01, 2010 10:55 pm

Saldırılarının ardı arkası bitmeyince ortam biraz hareketlenmişti.Ama sonunda kılıçlar geri çekilmişti.Genç adam onunla anlaşmak istiyor gibiydi."Buraya sizinle bir anlaşma yapmak için gelmiştik Bay Auditore.Amacımız sizinle çatışmak değildi ama sarfettiğiniz sözler beni gerçekten sinirlendirdi. Lütfen, sakince konuşmak istiyorum ve açıkça soruyorum ki, Mars'ın Kılıcı'na inanıyor musunuz?" Hayır anlamına gelen işareti yaptı.Hançerini ve kılıcını ileri doğru bekletiyordu.Her an genç adamın saldırısına uğrayabilir ve boş anını yakalayabilirlerdi.Gözleri onların kılıçlarından ayrılmamıştı ki ikisi kafa kafaya verip konuşmaya başladılar.Tetikte olmak şuan için en güzel seçimdi.Duygular zayıflıktı.Bu zayıflıktan kurtulmak için kendini ölüm makinesine çevirmişti.Onların düştükleri duygu ise onun sevmediği duyguların başında geliyordu.Kafa kafaya verip konuşmalarını bitirmemişliklerine rağmen genç adam onun üstüne hemen saldıraya geçti.Diğeri ise ona kalkanla eşlik etti.Duvara attığı adımları taklasını izledi ve kalkana basarak genç adamın boşluğuna doğru güçlü bir hamle yaptı.Bu onun en sevdiği şeydi ve işe yarayacaktı da.Ortaya almaya çalıştıkları açıkça belliydi.Bunu önlemek ise sadece sırtını duvara verip saldırıya,saldırı ile karşılık vermek olacaktı.
Ezio Auditore
Ezio Auditore

Mesaj Sayısı : 24
Kayıt tarihi : 29/08/10
Konum : Ben assında yoğum
Rütbe : Usta Suikastçı

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Altın Çapa Hanı Empty Geri: Altın Çapa Hanı

Mesaj  Flavius Quintus Valens Çarş. Ara. 01, 2010 11:07 pm

Flavius, hamlesi boşa gidince acı acı gülümsedi. "Handan bu noktaya nasıl geldik?" Sonra akrobatik hareketler yapan rakibine bakmadan düşüncelere daldı.

Zaman durmuş gibiydi, birden etrafındaki suikastçıları fark etti. Bu aynı zamanda, hiç şaşırmadan ve korkmadan, büyük olasılıkla burada öleceğini de anlamasını sağladı.

Bu düşünce onu korkutmaktan çok, kalbini hüzünle sızlattı. Birçok emelleri vardı, aşık olduğu ülkesi vardı ve bir de... Bir de, hiç kimseye açıklayamadığı gizli aşkı vardı. Burada ölmemeliydi. Burada ölemezdi. Ezio'yu elinden geldiğince takip etmeye çalıştı.

Oradaydı, daha doğrusu orada olacaktı. Suikastçının birkaç saniye sonra olacağı yer. Kılıcını tekrar çekti, bu sefer gözleri ardına kadar açıktı ve hırsla kılıcını savurdu.
Flavius Quintus Valens
Flavius Quintus Valens

Mesaj Sayısı : 34
Kayıt tarihi : 03/10/10
Konum : Ravenna

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Altın Çapa Hanı Empty Geri: Altın Çapa Hanı

Mesaj  Arkadius Maximus Çarş. Ara. 01, 2010 11:19 pm

Flavius'un desteksiz ve tahmine dayalı hamlesi... Tamam, olması gereken yer orasıydı ama karşıdaki adam sıradan bir Germen ya da onun gibi bir şey değildi.

Arkadius da duvara doğru geri geri giden rakibine kalkanını kullandırttığına üzülmeye zaman bulamadan, kalkanınıyla birlikte ileri atıldı ve rakibin kaçış alanını daralttı. Rakip ise çoğul düşmana karşı nasıl savaşılacağını biliyordu, kendini duvara yaslamaya çalışmasından belliydi bu, bir çok kere dövüşmüş olmalıydı.

Yine gardını düşürmeden, kalkanı sabitken bu sefer yine güçlü olmayan fakat bir öncekinden daha destekli, sağdan sola savurdu kılıcını...

Tecrübelerine dayanarak düşünüyordu ki, adamın dövüş stili çevikliği üzerine kuruluydu, kalkanı yoktu, zırhsız görünüyordu ama bu adamın zırhsız savaşacak kadar tedbirsiz olamayacağını düşündü.

Mutlaka bir ikinci şansı vardı, pozisyonunu kaybedince kullanacağı bir ikinci hamlesi.

Tüm bunlar yıldırım gibi geçti Arkadius'un berrak zihninden, hamlesinin sonucunu beklerken gözleri Ezio'nun kılıcı ve hançerindeydi.
Arkadius Maximus
Arkadius Maximus

Mesaj Sayısı : 31
Kayıt tarihi : 03/10/10
Konum : Ravenna

http://www.acmayindedeler.blogspot.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Altın Çapa Hanı Empty Geri: Altın Çapa Hanı

Mesaj  Ezio Auditore Çarş. Ara. 01, 2010 11:27 pm

İki taraf savunma pozisyonuna geçmişti.İkisini süzüyor ve gözlerine dikkatle bakıyordu.Her savaşçı karşısındaki rakibinin bir sonraki hamlesini tahmin ederdi.Bu ne kadar alışılmış bir süre olmasa bile.Ama asıl önemli iş rakibinin tahmin ettiği hamleyi yapmaktı.Hançerini yavaşça ilerletip kılıcını defans pozisyonuna sokmuştu.Kalkanıyla tetikte bekleyen dövüşçü fazlasıyla tecrübeliydi.Bu zırhına bulanmış kanlardan belli olurdu."O kanlar bu kadar süre sonra zırhtan nasıl çıkar merak konusu." Umursamazlığı o kadar üst seviyedeydi ki adamın geçmişini sorguluyordu.Zaaflar güzel şeylerdi ve kullanımı en kolay şeylerdi.Bu yüzden de gururlarını okşamak yerine onların yaptıklarını sorgulamak en doğrusuydu.Karşısındakiler tamamen saldırı pozisyondaydı.Onun hamlesini tahmin etmek düşüncesindeydiler.Duvarda bulunan lambayı eline alarak kalkansız adamın arkasında bulunan duvara doğru attı ve bu lamba duvarda parçalara ayrılırken dikkatler oraya gidecekti.Çevikliğini kullanıp dikkati dağılan genç adamı alt etme düşüncesindeydi.Hançerini sağ eline alıp kılıcını tamamen savunma pozisyonuna getirince lambanın parçalanmasının hemen ardından dikkati dağılmış -yada dağılmış gibi görünen- adamın üstüne sayısız hançer darbesi yaptı.Onları yaralamak niyetinde değildi.Çünkü onlar ileride onun işine yarayacak bir iş yapacaklardı.
Ezio Auditore
Ezio Auditore

Mesaj Sayısı : 24
Kayıt tarihi : 29/08/10
Konum : Ben assında yoğum
Rütbe : Usta Suikastçı

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Altın Çapa Hanı Empty Geri: Altın Çapa Hanı

Mesaj  Arkadius Maximus Perş. Ara. 02, 2010 12:08 am

Lamba numarası...

Şu an sağ bacağında, dizinin üzerinde duruyordu, kurnaz bir beynin izleri. Fakat hayır, bir daha yutmayacaktı bu numarayı.

Fakat Flavius... Ah Flavius. Hala genç bir çocukkenki gibi hızlıydı, sıcak kanlıydı. Her an bir aksiyon istiyordu. Boncuk boncuk terlemiş yüzünü arkaya çevirince karşısındaki suikastçi hiç boş durmayacaktı, üstüne atılacaktı onun.

Flavius başını çevirdi.

Her şey çok hızlı oldu, Arkadius kendi pozisyonunu zar zor koruyarak Flavius'un önüne kalkanıyla çömeldi fakat kalkanı kendinden yukarıda tuttu, gelen üç ya da dört hançer darbesi kalkanına çarparak kıvılcımlar saçtı.

Arkadius ise bunu fırsata çevirmek adına onu kalkanıyla iterken dizlerine doğru hamle yaptı, en azından geriye doğru savrulurken yeniden pozisyon alma zamanı tanıyacaktı onlara. Bu sürede Flavius'un kendini toplamasını umdu.

Hala gizemli gözler dövüşü izlerken, Arkadius, kavganın sonuçsuzlaşacağını hissetti. Dövüş stilleri birbirlerini karşılıyordu, düzenli ve ağır bir savunmaya karşı, planlı ve hafif bir saldırı.

Havanın soğuğuna aldırmıyordu artık, kasları hararetlenmeye başlamıştı. Katedralin vitraylarından güç bela sızabilen ışığın altında beyaz kıyafetli adamın üzerinde renk oyunları oluşuyor, yerlerde renk anaforları beliriyordu.

Tüm bu kasvetli mekanda, üç adam savaşırken, diğer bir kaçı onları izliyordu. Bu Arkadius'a göre değildi, Arkadius şanlı meydanların adamıydı, papazı kaçmış bir tozlu bir kilisenin değil.

Arkadius Maximus
Arkadius Maximus

Mesaj Sayısı : 31
Kayıt tarihi : 03/10/10
Konum : Ravenna

http://www.acmayindedeler.blogspot.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Altın Çapa Hanı Empty Geri: Altın Çapa Hanı

Mesaj  Tarih Baba Perş. Ara. 02, 2010 10:13 pm

Üç adam birbirlerinin etrafında dönüp savaşırken yarım düzine olan Ezio'nun adamları katedralin gölgelerine sığınmış onları izliyordu.Sürgündeki prens ve arkadaşı ne kadar tehlike atlatırsa emrinde oldukları adamın da o kadar atlattığının farkında değil gibi, ifadesiz yüzlerle izliyorlardı.Ezio'nun kılıcı ve hançeri durmaksızın dönerken iki Romalı zorlanıyordu.

Tam bu sırada kapılar açıldı.Hem girdikleri kapı, hem de arkadaki, kaçabilecekleri tek yer olan küçük kapı.Aynı anda altı pelerinli şekil duvarların gölgelerine karıştı ve Ezio'ya bakmaya başladılar.Emir verirse, kapıdan giren eski çağların tanrıları olsa bile savaşacaklarmış gibi görünüyorlardı.Üç savaşçı ise hırs ile savaşmaya devam ediyordu- Ezio olmasa bile diğer Romalılar.-

Kapılardan on beşer Roma askeri girdi.Saray muhafızlarındandılar.Kırmızı pelerinleri lambalarla parlarken ağır zırhları ile parlak mızrakları dikkat çekiyordu.Duraksamadan etraflarını çevirdiler ve mızraklarını onlara doğrulttular.Tam takım zırhları, büyük kalkanları, bellerinde gladiusları ile eskinin lejyonlarından farksızlardı.Centrurio rütbesindeki komutanları konuştu.

"Roma'nın yüce prensi Virtus'un emri ile sizi tutukluyorum.Silahlarınızı teslim edin ve bizimle gelin.Size zarar verilmemesi emredildi.Legatus Lucius, götürülmenize nezaret edecek."
Tarih Baba
Tarih Baba

Mesaj Sayısı : 164
Kayıt tarihi : 26/08/10
Rütbe : Kurgucu

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Altın Çapa Hanı Empty Geri: Altın Çapa Hanı

Mesaj  Arkadius Maximus Perş. Ara. 02, 2010 10:34 pm

Bu da neydi böyle?

Bir savaş yetmemiş miydi?

Kalkanı ve kılıcı hala havada olan Arkadius, Ezio'yu izlemeye devam ediyordu. Hayatı boyunca en zorlandığı ikinci rakibi oydu. Hiç durmadan savaşan adamlara karşı üstünlüğü yorulmamasıydı, yorulmamıştı ancak rakibi de yorulmayınca müşkül duruma düşüyordu.

Bunca savaşın ve acının nasırlaştırdığı yüreğinde şüphe büyük yer tutardı Arkadius'un, bir işe kalkışmadan iki, belki üç kere düşünürdü. Bir de Flavius'u koruma duygusu bu özelliğini ikiye katlamıştı.lGardını indirmemişti fakat, emin olamıyordu.

Bu Ezio'nun adamlarından birinin oyunu muydu, yoksa gerçekten de Roma'lılar onları bulmuş muydu... Oyunsa eğer, düşmemek için gözlerini Ezio'dan ayırmıyordu, böyle olunca da bakıp da bilemiyordu gerçeği.

Kılıcını yavaşça indirdi, gözleri hala Ezio'daydı. Gerçekten emin olmasını sağlayan şeyi fark etti sonrasında:

Dövüşün hararetiyle unuttuğu suikastçiler ortadan kaybolmuş görünüyordu. Kim bilir hangi deliğe girmişlerdi, belli değildi ama, bu Roma'lıları kanıtlıyordu. Arkadius kılıcını tam olarak indirdi fakat kalkanı hala yerindeydi. Gözleri ise Ezio'da. Roma'lılar gerçekten oradaysa, onu alacaklardı, yok değillerse, Ezio hamlesini yapamayacaktı onlara.

Şüphe her zaman gerekliydi. Sonunda yersiz çıksa da, çıkmasa da.

Arkadius Maximus
Arkadius Maximus

Mesaj Sayısı : 31
Kayıt tarihi : 03/10/10
Konum : Ravenna

http://www.acmayindedeler.blogspot.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Altın Çapa Hanı Empty Geri: Altın Çapa Hanı

Mesaj  Flavius Quintus Valens Cuma Ara. 03, 2010 5:25 pm

Flavius birdenbire irkildi.

"Roma'nın yüce prensi Virtus'un emri ile sizi tutukluyorum.Silahlarınızı teslim edin ve bizimle gelin.Size zarar verilmemesi emredildi.Legatus Lucius, götürülmenize nezaret edecek."

Virtus demek... Bu isim Flavius'un zihninin loş koridorlarında eski anıları canlandırdı.

"İsyan! İsyan! Yaşasın özgürlük! Cumhuriyet'e! Cumhuriyet'e!" Bu çığlıklarla ve tepeden tırnağa intikam ve öfkeyle silahlanmış bir orduyla yürümüştü saraya. Arkasındaki lejyona güveni tamdı, her bir askerine canını rahatça emanet edebilirdi genç Legatus Flavius. Ama bir şeyi unutmuştu, burası Roma idi, entrika ve fitnenin başkenti...

Palalarını ışıltılar arasında çektiğinde, kendisini bir saat sonra oturacağı tahtın üzerinde düşlüyordu. Yanında, kardeşinden öte olan Arkadius, zafer türkülerini bağıra bağıra söylüyordu. Her şey çok güzeldi, her şey iyi gidiyordu, sarayın önündeki meydanda muhafızları püskürtmüşlerdi. Flavius'un damarlarında zafer ve gurur dolanıyordu. Ta ki, Arkadius'un yüzü, isyan lejyonundan bir askerin kılıcıyla yarılana dek.

Kardeşini kanlar içinde gördüğünde kanı beynine sıçramıştı. Kendine sadık kalan bir avuç asker, Arkadius ve Flavius'un etrafında sıralanmışlar ve öfkeden alev alev yanan gözlerle hainlerin saldırmasını bekliyorlardı. Flavius ve Arkadius, savunma hattından gizlice çıkmışlar ve Roma'dan çok uzaklara kaçmışlardı. Virtus... Babasını öldüren adamın oğlu... Askerlerini satın alan adamın oğlu... Virtus... Ona teslim olması isteniyordu.

Kılıcının kabzasını askere çevirerek uzattı. "Teslim oluyorum." Belki Legatus Lucius'a güvenebilirdi. Belki... Aylardır süren kovalamacanın sonuna gelmişti ne de olsa. Ölümden başka çıkış yolu yoktu, Roma'ya dönmenin cezasını çekmeye hazırdı, ama Arkadius'un kılına bile zarar gelirse... İşte o zaman hiçbir şey söz konusu olamazdı. Yine de Lucius'a güvenmek istiyordu, hala bir vatansever olduğu umuduyla...
Flavius Quintus Valens
Flavius Quintus Valens

Mesaj Sayısı : 34
Kayıt tarihi : 03/10/10
Konum : Ravenna

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Altın Çapa Hanı Empty Geri: Altın Çapa Hanı

Mesaj  Ezio Auditore Cuma Ara. 03, 2010 7:44 pm

Meraklı gözlerle baktı Roma askerlerine.Bu adamların idamdan öte bir dertleri olsa gerek basitçe teslim olmalarına karşın içlerine bir umutları vardı.Kılıcını kınına soktu ve karşı koymadı."Sebepsiz yere birini öldürmem." Adamlarına 'gidin' işareti yaptı ve sessizlik içinde karanlığa gömüldüler.Elleri boş olarak askerlere yürüdü meraklı bakışlarla.Şuana kadar her kıydığı canın bir sebebi vardı.Şimdi ise iki Romalı adamı kurtarmak için cana kıymayacaktı.Teslim olmak merakını giderecek ve prensi görmesini sağlayacaktı.Gelecek için planları soylulardan geçiyordu.Güçsüz bir imparatorluğun yeni yetme prensi onun tam aradığı şeydi.
Ezio Auditore
Ezio Auditore

Mesaj Sayısı : 24
Kayıt tarihi : 29/08/10
Konum : Ben assında yoğum
Rütbe : Usta Suikastçı

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

1 sayfadaki 2 sayfası 1, 2  Sonraki

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz